Son genel seçimde bir kez daha gördük ki, seçim kampanyası denen şeyler pek de işe yaramıyor. Seçimlere iki ay kala, apar topar bir ajans seçip, kampanya yapmaktansa, sağlam bir strateji üzerine uzun vadeli iletişim kurmak gerekiyor. MHP, geçen dönemde parlamento dışı kalmasına rağmen, kendisini bir anlamda ana muhalefet partisi konumuna yerleştirerek ülke çapında tüm teşkilatına ulaşmanın yollarını aramıştı.

Seçimlerden önce kendisiyle görüştüğüm MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, veri-tabanlı çalıştıklarını, araştırmalara önem verdiklerinin altını çizmişti. Aynı şekilde AKP Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen de yaptığımız bir söyleşide, partisinin çok katmanlı bir biçimde çalıştığını, teşkilatın ve genel merkezin sürekli bir iletişim içinde ülkede ve dünyada olanları izlediğini anlatmıştı. Her iki parti de siyasi pazarlamanın bileşenlerini doğru biçimde kullanarak, oy oranlarını artırmayı başardı.

Buna karşın CHP’nin lideri, kendisinden çok emin tavrıyla, “Nasıl olsa Atatürk bizim, Cumhuriyetçi değerler bizim, bizi zaten bilen bilir” tavrıyla siyasi pazarlama konusunda sınıfta kaldı. Türkiye’nin en büyük ajanslarından birisini seçti, derli toplu, tutarlı ve tek sesli bir iletişim yaptı. Ancak parti üst yönetiminin genel duruşu ve tavrıyla, CHP halkı kucaklamaktan uzak, biraz aksi yüzlü ve bolca eleştirel bir marka olarak kafalara kazındığı için, kampanya etkili olamadı. CHP seçimlerden yaralı olarak çıktı. AKP’nin başarı formülü basitti, aynısını CHP uygulasa o da kazanırdı aslında.

AKP NELERİ DOĞRU YAPTI?

1. Tüm teşkilat ve lider, kazanmaya odaklandı. Yani vizyon ortaktı.

2. Lideri halkın içindeydi, halktan birisiydi, her fırsatta halkla kucaklaşmaya özen gösterdi.

3. Takım ruhu vurgulandı. Teşkilattaki herkes son dönemin moda tabiri olan “word-of- mouth advertising”, yani dost tavsiyesinin önemini bilen bir biçimde, ağızdan ağıza bir efsaneyi anlatmaya çalıştı.

4. Her ne kadar çok ses varsa da, iletişim sürekli ve tutarlı bir biçimde yürütüldü.

5. Bilimsel tabanlı çalışma yapıldı. Gündem yakından takip edildi, hatalar düzeltilmeye ve fırsatlar maksimize edilmeye çalışıldı.

6. “Sathı müdafaa” anlayışıyla, yurt çapında her yaş grubuna ulaşılmaya çalışıldı. Tüm gruplara parti programı ve vizyonu anlatılmaya çalışıldı.

7. Özetle, AKP hızlıydı, esnekti, gücünü verilerden aldı. Sonuçta da gülen o oldu.