abdullahozkanTürkiye’yi yönetmeye talip siyasal kadroların, hem siyasete girmeden önce hem de siyasete atıldıktan sonra düzenli olarak eğitimden geçirilmelerinin stratejik bir önem taşıdığına inanıyorum.

Siyasi kadrolara verilecek eğitimlerin başında Türkiye ve Dünya’daki siyasi/ekonomik/sosyal gelişmelerin seyri ve arka planındaki gelişmeler, finansal yönetim, kamu yönetimi, siyasal strateji, milli güvenlik siyaseti, hukuk ve medya konuları gelmelidir.

Türkiye’nin yönetimine talip olan partilerde görev alan siyasetçilerimiz belki kendi konularını iyi biliyorlar ama sadece kendi uzmanlık alanlarındaki bilgiyle ülke yönetebilmenin mümkün olamayacağını fark edemiyorlar.

Küreselleşme süreciyle birlikte gelişmeler öylesine hızlı akıyor, olayların birbirleriyle ilişkileri öylesine karmaşık bir hal alıyor ki, bunları analiz etmek, doğru yorumlamak ve sağlıklı bir yol haritası çizebilmek sanıldığından daha güç hale geliyor. Hele söz konusu olan ülke yönetimi ise daha fazla uzmanlık bilgisine, stratejiye, siyasal akla ihtiyaç duyuluyor.
Uzmanlık bilgisi sağlamak kolaydır, asıl olan bu uzmanlık bilgisini doğru yerde kullanacak, doğru kararı alabilecek “siyasal akla” sahip olmaktır.

Türkiye’de en çok eksikliği çekilen şey, “siyasal akıl”dır.

Siyasal akıl, proaktif davranmayı, büyük resmi görmeyi gerektirir, gelecek öngörülerinde isabetli olmayı şart koşar.
Siyasal akıl; sağduyu, işbirliği, uzlaşma, empati, kriz yönetimi gibi önemli kavramların içini doldurur, siyasette bunların uygulamasını başarılı bir şekilde gerçekleştirir.

Siyasal akıl sahibi siyasetçi, krizden beslenmenin kısa vadeli bir başarı getireceğini bilir; oysa siyasette kalıcı olmak için uzun vadeli icraatlara, projelere ve politikalara ihtiyaç vardır.

Siyasal akıl; çatışma yerine işbirliğini öngörür, toplumun tümünü kucaklamayı, toplumu aynı amaca motive etmeyi, çok çalışmayı, üretmeyi, huzurlu ve mutlu bir hayat sürmeyi hedefler.

Siyasal akıl; farklılıkları yönetmeyi bilir, dayatma ve baskı yerine özgürlüklerin genişletilmesini esas alır.

Siyasal akıl; Dünya’daki gelişmeleri iyi okur, ülkemizin hak ettiği yeri alabilmesi için geleceği planlar, stratejik işbirlikleri kurar, milli çıkarlarımızın en iyi şekilde korunması için gerekenleri cesur ve kararlı bir şekilde yapar.

“Akıllı olmak” belki seçim kazanmaya yeterlidir ama ülke yönetmek için mutlaka “Siyasal Akla” ihtiyaç vardır.