“Ortak Bir Gelecek İçin Dayanışma ve İşbirliği” sloganıyla düzenlenen Türkiye-Afrika zirve toplantısına, Afrika Birliği (AfB) üyesi ülkelerden devlet başkanı, başbakan, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı düzeyinde katılım oldu.

Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen Türkiye Afrika İşbirliği Zirvesi’nin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, zirveye ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

Türkiye Afrika ortaklığına ilişkin “İstanbul Deklarasyonu”nun da kabul edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu ortaklığa işlerlik kazandıracak işbirliği programını da bu vesileyle onayladıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, benimsenen bu işbirliği programı kapsamında izleme mekanizmasının öngörüldüğünü belirterek, “Buna göre Türkiye Afrika İşbirliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirve Toplantısının 5 yılda bir düzenlenmesinin kararlaştırdık” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, belirlenen takvime göre 2. zirvenin 2013 yılında bu kez bir Afrika ülkesinde gerçekleştirileceğini söyledi. Dışişleri bakanlarının ve üst düzey yöneticilerin de dönemsel aralıklarla bir araya gelmelerinin ve yürütülecek çalışmaların gözden geçirilmesinde de mutabık kalındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, aynı zamanda Türk işadamlarının bu ülkelerde yapacağı yatırımlara önemli yer ayrıldığını belirterek, “İstanbul Zirvesi’nin Türk ve Afrika halklarına refah ve esenlik getirmesini temenni ediyorum” diye konuştu.

İstanbul deklarasyonu

Zirvesinin sona ermesinin ardından, “Türkiye-Afrika Ortaklığı İstanbul Deklarasyonu” yayınlandı. Deklarasyonda, Türkiye’nin Afrika’nın stratejik ortaklarından biri olarak ilan edilmesinden, Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikasından, 2005 yılının Türkiye’de “Afrika Yılı” ilan edilmesinden ve Afrika’nın dünyanın diğer bölgeleriyle stratejik ortaklıklar kurma politikasından duyulan memnuniyet dile getirildi.

Afrika ülkeleriyle Türkiye arasında BM çerçevesinde mevcut işbirliğinin de memnuniyetle karşılandığı deklarasyonda, bu işbirliğinin her iki tarafın yararına olacak şekilde daha da gelişeceği ümidine yer verildi.

Deklarasyonda, Afrika ve Türkiye’nin, uluslararası hukuka saygı, demokrasi, insan hakları ve hukukuna riayet, silahsızlanma, terörizmin önlenmesi ve terörizmle mücadele, nükleer ve diğer kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, sosyal adalet, açlık ve fakirliğin ortadan kaldırılması ilkelerine bağlı kalarak barış, güvenlik ve işbirliğini geliştirmek yönünde kararlı oldukları belirtildi.

Afrika Birliğinin kıtadaki çatışmaların önlenmesi, yönetimi ve çözüme kavuşturulması konularındaki rolünün önemine atıfta bulunulan deklarasyonda, Afrika Birliği bünyesinde Barış ve Güvenlik Konseyi ile Afrika Hazır Gücünün kurulmasından duyulan memnuniyet dile getirildi.

Deklarasyonda, Afrikalılar tarafından geliştirilmiş kapsamlı bir kalkınma programı ve Afrika Birliğinin kalkınmaya ilişkin başvuru kaynağı olan “Afrika Kalkınması İçin Yeni Ortaklık” (NEPAD) girişiminin kabulünden memnuniyet duyulduğu ifade edildi.

21.yüzyılın başlangıcında, dünyada ciddi istikrarsızlık kaynağı olan faktörlerin hala mevcut olduğuna işaret edilen deklarasyonda, Kuzey ile Güney arasında büyük bir fark bulunduğu ve bu durumun barış ve kalkınma üzerinde olumsuz etkiler yarattığı kaydedildi.

BM tarafından tanımlandığı şekliyle Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne 2015 yılına kadar ulaşılmasının ve Afrika’da bu hedeflere varılması için mali kaynaklara erişimin önemine değinilen deklarasyonda, sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınma arayışında, enerji, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı mücadelenin ve HIV/AIDS, verem, sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklarla savaşın gerekliliğine vurgu yapıldı.

Deklarasyonda, Afrika ülkelerinin küreselleşmeye uyumda özel güçlüklerle karşılaşmakta olduklarından duyulan kaygı dile getirilerek, küreselleşme sürecinin tüm ülkeler için pozitif bir güç olmasını sağlanması zorunluluğu not edildi.

Deklarasyonda, Mayıs 2001’de Belçika’da düzenlenen BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4’üncü Konferansı sırasında Brüksel’de kabul edilen “2001-2010 İçin En Az Gelişmiş Ülkeler Eylem Programı”na ve Almatı-Kazakistan’da 2003 yılında kabul edilen “Denize Kıyısı Olmayan, Transit Gelişmekte Olan Ülkelere Dair Almatı Eylem Planı”na olan bağlılık yinelendi.

Deklarasyonda, istikrarlı ve hızlı bir biçimde büyüyen Afrika ekonomilerinin sunduğu yeni ekonomik fırsatların yanında, geçen 10 yıl boyunca sürdürülen, Afrika ülkeleriyle Türkiye arasındaki işbirliğinin olumlu sonuçları not edilirken, Türkiye-Afrika ortaklığının, somut bir eylem planına ve uygulama modalitelerine olumlu bir zemin hazırlayacak, eşitliğe, karşılıklı saygı ve yarara dayalı ortak diyalog için uygun bir çerçeve oluşturduğuna dair mutabakat dile getirildi.

Ortaklığa rehberlik edecek ilkeler

Deklarasyonda, Afrika-Türkiye Ortaklığına şu ilkelerin rehberlik edeceği bildirildi:

1- BM Şartındaki ilkelere, Afrika Birliğinin Kurucu Senedine, Barış İçinde Birlikte Yaşama’nın 5 İlkesine ve devletler arasındaki ilişkileri yöneten, evrensel olarak tanınmış diğer ilkelere saygının yanında, devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı ve uluslararası yargının suiistimal edilmemesi ilkesine bağlılık.

2- Bütün devletlerin uluslararası meselelere eşit düzeyde katılım hakkı.

3- Uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl yollarda çözümlenmesi ve devletler arasındaki ihtilafların güç kullanımı veya güç kullanımı tehdidi yerine görüşme, dayanışma veya diğer barışçıl yollarla çözümü ilkesine bağlılık.

4- Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında BM Güvenlik Konseyinin önde gelen rolü ve Afrika Birliğinin Barış ve Güvenlik Konseyi aracılığıyla Afrika’daki uyuşmazlıkların önlenmesi, yönetimi ve çözümünde hızla büyüyen tamamlayıcı rolün tanınması.

5- İnsan haklarının evrenselliği ve temel özgürlüklere saygının yanı sıra, her devletin kendi ulusal koşullarını göz önünde bulundurarak kendi kalkınma seyrini, kendi sosyal sistemini ve yaşam tarzını seçme hakkı.

6- Küreselleşme sürecinin potansiyel olarak kuvvetli ve dinamik gücüyle büyümeye, yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmasını sağlayacak karşılıklı bağımlılık. Bununla birlikte Türkiye ve Afrika, bazı ülkeler küreselleşme sürecinin nimetlerinden yararlanırken çoğu Afrika ülkesinin küreselleşen dünya ekonomisi içinde marjinalleştiğini endişeyle kaydederler.

7- Küreselleşmenin, sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan tüm devletlere, özellikle de Afrikalı devletlere yarar sağlayacak biçimde, açık, adil, önceden kestirilebilir ve kurala bağlı çok taraflı ticari ve mali sistemlere sahip olmasına duyulan ihtiyaç.

8- Afrika Birliği’nin alt bölgelerde işbirliğinin ve kıta bütünleşmesinin pekiştirilmesi yönünde Afrika Bölgesel Ekonomik Toplulukları’nın rollerini güçlendirme yolunda sarf ettiği çabaların takdir edilmesi.

9- Şubat 2008’de Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da düzenlenen Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları 10. Olağan Zirvesi sırasında da telaffuz edildiği gibi, Afrika’nın hızla sanayileşmesini sağlayacak tecrübe paylaşımlarına duyulan ihtiyaç.

10- Terörizmin her çeşit tezahürüne karşı ve bu belayı ortadan kaldırmak amacıyla verilen mücadelede işbirliğini geliştirme zorunluluğu.

11- Türkiye-Afrika Ortaklığının her düzeyde ve alanda pekiştirilerek daha ileriye götürülmesine ve Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında eşitlik ve karşılıklı yarar üzerine kurulu uzun vadeli ve istikrarlı bir ortaklık kurulmasına duyulan ihtiyaç.
(Ajanslar)