Orda bir köy var uzakta misali, dünyadan uzak kendi yağımızın içinde cızır cızır kavrulurken, dünya yıkılıyor pek de haberimiz olmuyor. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD ekonomisi sıkı bir temizlik içinde, bir bakıma yeni hükümete hazırlık yapıyor. Seçim yarışması Kasparov’u kıskandıracak ince oyunlarla sürüyor. Taraflar her gün yeni kartlar açarak, kamuoyunu yönlendirmenin yönlerini arıyor. Siyasiler, pazarlama ustalarının tavsiyeleriyle sunumlarını hazırlıyor, ince ayarlarla birbirlerinin hamlelerini boşa çıkarmaya çalışıyor.
İKİ CAMBAZ
Geçtiğimiz haftayı San Francisco’da geçirdim. Arada on saat fark olduğu için, sabahları erken uyanmayı alışkanlık haline getirerek, TV kanallarındaki seçim programlarını, gazetelerdeki yorumları ayrıntılarıyla okuma fırsatı yarattım. Tek cümleyle ifade edecek olursam, Obama ve McCain, bir ipte oynayan iki cambaz durumunda. Her sözleri, her adımları hesaplı. Siyasi pazarlamanın tüm unsurları oyunun içinde. Amerikan seçimleri, daha önceki yıllarda olduğu gibi adayların gerisindeki siyasi pazarlamanın, reklamcıların, danışmanların da gövde gösterisine tanık oluyor. İşin ilginç yanı tüm pazarlama tekniklerinin etkisini bir, iki gün içinde, seçim tahmin araştırmalarında görmek mümkün oluyor. İyi hesaplanmış tanıtım çalışmaları hemen olumlu biçimde sonuca yansıyor.
Türkiye, ABD seçimini yakından izlemeli, adayların stratejilerini, taktiklerini ve aldıkları yanıtları irdelemeli. Tarafların gizli ve açık niyetlerini okumaya çalışmalı. Obama ve McCain’in gerisindeki iki önemli ismi Biden ve Palin’in dediklerine kulak vermeli. Orada uzaklarda yeni oyunlar kuruluyor, yeni senaryolar yazılıyor. Köyümüzden çıkmalı, acilen kendi çıkarlarımızı koruyacak, akıllı senaryolar üretmenin yollarını aramalıyız.

Barack Obama tarihi fırsatı kaçırdı mı?
ABD politikasını yönetmeye aday dört kişi, dört farklı rol üstlenmiş durumda.

Barack Obama: Genç, sakin, demokrat, aydın, ezilenin yanında, eşitlikçi ve barışçı bir söylem içinde. Geçen günlere kadar ‘değişim’ vaadiyle, sanatçılar, aydınlar, azınlıklar ve Bush döneminden utananların büyük desteğiyle ilerliyordu. Çok başarılı bir hatip, şiir gibi konuşuyor. Adaylığını kabul konuşması özellikle, müthiş bir virtüözlük eseriydi. Ancak, popülizm yapmadığı, duygu sömürüsüne kalkışmadığı için rakibi karşısında soğuk, uzak ve kibirli duruyor. İşsizlik, sağlık sorunları, ekonomiden söz ediyor. Mantıklı konuşuyor. Ama, başlangıçta yarattığı heyecanı koruyamıyor.

Joe Biden: Obama, Hillary Clinton yerine Biden’ı seçti. Biden, beyaz, soğukkanlı, yakışıklı, tipik bir CEO görünümüne sahip bir baba figürü. Muhtemelen, Obama’nın gençliğini telafi etmek ve yaşlı McCain karşısında gücünü artırmak amacıyla seçildi. En sert saldırılarda bile sakinliğini bozmuyor. Çok akıllı cevaplarla, en zor sorulardan bile kurtulmayı başarıyor.

John McCain: Devamlı önündeki ekranda yazılı olanları (prompter) okuyarak konuşuyor. Gazeteler adaylık kabul konuşması için haftalarca prova yaptığını, gerginlikten yataktan çıkamadığını yazdı. Başarılı bir konuşmacı değil, ancak duygusal kelimeler kullanıyor, öyküler anlatıyor; konuşmaları vatan, aile, değerler, savaş, askerler, onur, ordu, Vietnam gibi kavramlar üzerinde yükseliyor. Yapay bir gülümseme, aynı plastiklikte yanı başında duran eşiyle birlikte eski ve yaşlı duruyor. Ama yine de değişimden söz ediyor. Hatta Obama tarafından, Demokratlar’ın sloganını çalmakla suçlanıyor.

GÜZEL, SALDIRGAN, SAVAŞÇI

Sarah Palin: İşte tüm denklemi değiştiren kadın. Müthiş bir pazarlama ürünü. Topuzlu saçı, tayyörü, Down sendromlu bebeğini kucağında taşıyan hoş görünümlü kocası, karnı burnunda olan 17 yaşındaki kızı, kocaman açtığı gözleri ve yukarıdan bakan, her şeyi bilen tavrıyla, her türlü manipülasyonu yapmaya hazır. McCain gibi onun konuşmaları da duygusal kelimelerle dolu. Dini işin içine katmaktan çekinmiyor. İşçi sınıfına yakın durmanın yollarını arıyor ve en önemlisi kadınlara çarpıcı görünmek için her şeyi yapıyor.
Annelik, eşlik rolünü sıklıkla vurguluyor. McCain’de olmayan her şey onda var. Genç, güzel, saldırgan, savaşçı. Rahatlıkla yalan söylüyor. Hakaret sayılabileek cümleler kullanıyor. Beden dilini ustalıkla kullanıyor. Biraz Tansu Çiller, biraz Hillary Clinton, biraz Nimet Çubukçu, bolca da Holywood filmlerinde gördüğümüz hırslı Amerikalı kadınlara benziyor. Gündemi belirliyor. Bunlar da tutucu, beyaz seçmenin hoşuna gidiyor. McCain yaşlı, ona bir şey olursa Palin bizi yönetir diye düşünmesine yardımcı oluyor.

BEYAZ SARAY’A SİYAH BAŞKAN

San Francisco’da karşılaştığım herkesle seçimi konuştum. İzmir gibi, tavrı hep belli bir kent. Demokratlar’ın kalesi. Ancak, Palin sonrasında moraller bozuldu. Zenci bir taksi şoförü, “60 yaşımı geçtim, tüm hayalim siyah bir başkan görebilmekti ama Beyaz Saray’ın adı Beyaz. Oraya siyah almazlar ki. Ne yapıp edip, yine Cumhuriyetçiler kazanacak” dedi. Bence haklı. Palin sonrası kararsız seçmenin yüzde 13’ü hemen yön belirledi. Yarışta ileri giden Obama yerini McCain’e kaptırdı. Biden yeterli olmadı. Hillary Clinton gibi bir şansı kullanmamayı seçti. Ve galiba, Obama tarihi bir fırsatı kaçırdı.