Kapitalist sistemde bir denge noktası mevcut mudur? Bu denge, kararlı mı (yakınsama, convergence) kararsız mı (uzaksama, divergence) yoksa devresel (durağan dalgalanma, cyclical) midir? 

Bu soruları, 1917 devrimini dünyaya ihraç etmeye çalışan Bolşevik devrim kadroları tartışmışlar, bilimsel araştırmalar yapmışlar, kitaplar yazmışlardır. Bugün ise, küresel ekonomik kriz bağlamında kapitalizmin geleceği tekrar gündemde. Rus iktisatçı Kondratieff’in bugünlerde yeniden gündeme gelmesindeki neden ise, içinde yaşadığımız 2008-2009 krizi ve sonuçlarının 2011’e kadar sürüp ‘Dördüncü Kondratieff Dalgası’nı nihayete erdireceği konusundaki yaygın kanıdır.

Kondratieff kimdir ?

Nikolai Dmyitriyevich Kondratieff (18921938) Saint-Petersbourg Üniversitesi’nde hukuk okudu ve Ukraynalı ünlü iktisatçı ve maliye bakanı Tugan-Baranovsky’den ders aldı. Kendisinde, uzun dalga teorisi sezgisi bu dönemde oluştu. Bir Menşevik olarak, 1917 Şubat’ında çarlık rejiminin devrilmesi sonrasında kurulan Kerenski’nin sosyal demokrat hükümetinde iaşe bakanlığında bulundu. Lenin’in Ekim Devrimi’nden sonra Moskova Tarım Akademisi’nde öğretim üyeliği ve ‘Konjonktür Enstitüsü’ başkanlığı yaptı. 1925 yılında ilk uzun dalga makalesini yazan Kondratieff’in Menşevik olması ve görüşleri, günün siyasi şartlarına uymadı. Kapitalizmin çökeceğini savunmak yerine devresel bir hareketi olduğunu ve yoluna yeni bir döngüyle devam edebileceğini ima etmesi, rejim düşmanı olarak, 1930 yılında tutuklanmasına neden oldu. Sekiz yıl hapis yattı ve 46 yaşında Stalin tarafından kurşuna dizdirildi. 

1784’ten beri 50 yıllık döngüler: ‘Kondratieff dalgaları’

Geçen yüzyıldan bugüne ışık tutan bilimsel çalışmalardan birisi de sözkonusu ‘Kondratieff Dalgaları’dır.
1784’ten bu yana her birinde dörder mevsim olan dört dalgadan sözediyoruz. Bu aslında iktisat dalında teorik statüsü tartışmalı bir konudur. Kondratieff’in kendisi de, yaptığı istatistiksel incelemenin ‘sadece 50 yıllık döngülere’ işaret ettiğini ve bu döngülerin kapitalizmin ‘sermaye birikimi sürecine dayalı kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığını düşündüğünü’ belirtmektedir. Konunun ‘devresel’ boyutuna eğilmekte ve ‘nedensellik’ konularına girmemektedir.
Kondratieff, “Gelişme Teorisi” ve “Uzun Dalga Teorisi” alanlarını da birbirinden ayırmaktadır. Her dalga, genel olarak kapitalizmi daha yüksek refah ve gelişmişlik düzeyine taşımaktadır. Bu nedenle, Kondratieff, zaman serilerindeki dalgalanmaları ortaya çıkarmak amacıyla eğilimden sapmaların dokuz yıllık hareketli ortalama ile düzeltilmesi yöntemini benimsemiştir. Bu çerçevede, Kondratieff dalgalarının her biri dört ekonomik mevsimden geçmektedir:
1. İlkbahar/Enflasyonlu Yavaş Büyüme (Ortalama 14 yıl): Bir evvelki kriz dönemi sonrasında sağlıklı mali yapılara kavuşmuş olan hanehalkı ve şirket gelirlerinin büyüdüğü, tasarruf ve yatırımların arttığı bir dönem ortaya çıkmaktadır. Hızlı toplumsal bir değişime tanık olunur.
2. Yaz/Enflasyonlu Hızlı Büyüme (Ortalama 12 yıl): Bu dönemde
potansiyel büyümenin sınırlarına ulaşılır, kaynak kıtlıkları kendini gösterir ve rekabet ortamı sertleşir. Borçlanma hızlanır. Enflasyon ve gelir dağılımdaki bozulma toplumsal uzlaşmayı zorlar. Uluslararası gerginlikler artar.
3. Sonbahar/Deflasyonlu Yavaş
Küçülme (Ortalama 12 yıl): Hanehalkının tüketim kalıpları oturur ve pazarlarda daralma başlar. Borçlanma hızlanır. Yatırım ve tasarruflar geriler. Küçülme işaretleri bir dizi sektörde ortaya çıkmaya başlar. Şirketler, yeni pazar, yeni ürün ve inovasyon arayışlarına girerler. Toplumsal uzlaşma bozulmaya başlar. Devrimler ve rejim değişiklikleri gündeme gelir.
4. Kış/Deflasyonlu Hızlı Küçülme (Depresyon) (Ortalama 16 yıl): Küçülme şiddetli krizlerle kendini gösterir. İlkbahar-yaz dönemindeki büyümenin yarattığı kurulu yatırımlar değer yitirirler. Servet çözülmeleri başlar, tasarruflar  artar ve borçlanma oranları geriler. Toplumda, kriz ortamına soyut (dinsel, milliyetçi) açıklamalar artar, toplumsal çelişkiler keskinleşir.
Devresel teoriyi önemsemeyen, piyasa ekonomisinin sadece fiyat mekanizması ile dengelendiğini savunan, krizlerin dış müdahaleler nedeniyle oluştuğunu düşünen iktisatçılar için, iç dinamik kaynaklı olduğu düşünülen her devresel hareket gibi ‘Kondratieff Dalgaları’da ‘deli saçması’dır. Şüphesiz, küresel devrelerin gelişimine, her ülke için, erken-geç uyum nedeniyle, doyurucu açıklamalar getirilemez, ama anahatları itibarıyla açıklayıcı gücü kuvvetlidir.
Kondratieff, sanayi toplumunda istatistiklerin geriye kadar uzanabildiği 1784 yılından itibaren, 150 yıllık bir dönemde, ortalama 50 yıllık üç dalga tesbit ediyor. Kapitalizmin üçüncü dalgasının iniş döneminde bulunulduğunu ve 1929 kriziyle ortaya çıkan depresyonun  etkilerinin sonuçlanmasıyla bu dalganın dip noktasına ulaşıldığını savunuyor. Bunun sonucunda da, çeşitli ülkelerin zaman serilerini inceledikten sonra uzun vadeli devresel hareketin varlığı ve önemi ile ilgili aşağıdaki gözlemleri yapmaktadır (1926 yılı makalesi):
1. Uzun devrelerin hareketleri küreseldir.
2. Uzun devreleri, diğer devresel hareketleri yönlendiren aynı karmaşık dinamik yapı yaratmakta, ancak, kısa devreler üzerinde uzun devrelerin damgası bulunmaktadır.
3. Uzun devrelerin deviniminde “tarım” sürekli gerilemektedir.
4. Bir devre süresince üretim ve iletişim tekniklerinde ortaya çıkan yenilikler bir sonraki devre sırasında yaygınlaşmaktadır.
5. Devrelerin başlangıcında önemli altın keşifleri yapılmakta ve dünya pazarı genişlemektedir.
Kondratieff dalgalarına, her dalgaya özgü teknolojik atılımlar da yakıştırılmaktadır. Bunlar, ekonomik uygulamaları ve mevcut  sermaye birikimini çekip götüren atılımlardır: Buhar gücü ve pamuk (1. dalga), demiryolu ve çelik  (2. dalga), elektrik ve kimya (3. dalga), petrokimya ve otomobil (4.dalga). Her dalga kendi içinde bir sonraki dalganın teknolojik atılımlarını da barındırdığı için, 4. dalganın son 10 yılında günlük yaşamımıza iyice hakim olan bilgi işlem ve iletişim teknolojilerinin daha büyük ölçek ve daha geniş uygulamalarla 5. dalgada yaygınlaşması sözkonusu olacaktır.   

Türkiye’de iktisat ve siyaset

Kondratieff dalgalarının küresel olduğu tezinden hareketle, artık dört adedi yaşanmış farzedebileceğimiz bu döngülerin Türkiye için ayrıntılı istatistiksel araştırması özgün bir bilimsel araştırmaya konu oluşturabilir. Şimdilik, www.kwaves.com sitesindeki tarihsel dönemselleşme kullanarak ve başlıca iktisadi ve siyasi gelişmeleri dikkate alarak, bazı değerlendirmeler yapmak mümkündür. Aynı zamanda, kabaca 2011-2065 dönemini kapsayacak 5. Kondratieff  Dalgası (K5) için bazı yorumlarda da bulunabiliriz. İlk 4 dalganın (K1, K2, K3, K4) küresel üretim dalgalanmalarını veri alarak, çok kısa başlıklar itibariyle dönemlerine damgasını vuran ülke yöneticilerimizi ve hamiliğini yaptıkları reformları ve(ya) rejimlerin niteliğini hatırlayalım:
K1: (1784-1844): Birinci devre, Osmanlı İmparatorluğu sırasında III. Selim (Nizam-ı Cedit) ve II Mahmut (Kamu Yönetim Reformu) ile geçiliyor.
K2: (1845-1896): İkinci devreye damgasını vuran Osmanlı yöneticileri, I. Abdülmecit (1839 Tanzimat Fermanı), I. Abdülaziz (Mısır ve Avrupa gezileriyle dışpolitika açılımları), II. Abdülhamit (ordu reformu, eğitim reformu, demiryolları, karayolları, telgraf) olmaktadır.
K3: (1897-1949): Üçüncü devrede, İttihat Terakki Cemiyeti (ITC) İktidarı (1908, II. Meşrutiyet), Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimi, 1929 kriziyle mücadele açısından İnönü’nün devletçilik uygulamaları tarihimize yön vermiştir
K4: (1950-2011): Dördüncü devre, Menderes-Demirel-Özal-Erdoğan grubu siyasetçilerle tek parti veya koalisyon iktidarlarıyla geçilmiştir. Tarihsel olarak bize yakın olan bu dönemin özellikleri herkesçe malumdur.
1784-2011 döneminde 230 yıl sürecek olan dört Kondratieff dalgasının iç dinamiğinin damgasını vurduğu belirli siyasetçi tanımlarını da ortaya çıkarmaktadır. Siyasi rejimin ‘mutlakiyet’ olduğu dönemde bazı Osmanlı yöneticileri birden fazla mevsim sırasında iktidarlarını sürdürmüşlerdir. Mevsimler değiştikçe sadrazamlar da değişmiştir. Ayrıca ‘demokratik’ rejim altında, siyasetçinin iktidar süresi, dalganın bölümlenme tarihlerine denk gelmese bile mevsime hakim politikaların çeşitli koalisyon hükümet yöneticileri tarafından da benimsendiğini varsaymak ve bu mantıkla aşağıdaki gruplamaları yapmak mümkündür:
* Büyüme sürecinin hızına kendisini kaptıran ve toplumsal dinamikleri zorlayan ilkbahar dönemi siyasetçileri (III. Selim, I. Abdülmecit, İttihat Terakki, Menderes)
* Büyüme sürecini kontrol altında tutmaya çalışan ve toplumsal uzlaşma arayışı içinde olan yaz dönemi siyasetçileri (III. Selim, I. Abdülmecit, İttihat Terakki, Demirel), 
* Dinamiği kaybolan büyüme sürecini tekrar başlatmak için devrim veya devrimci reformlar yapan ve topluma çağ atlatmaya çalışan sonbahar dönemi siyasetçileri (II. Mahmut, I. Abdülaziz, Atatürk, Özal) 
* Büyümeyi kriz ortamında sürdürmeye çalışan ve toplumsal çelişkileri bastırmaya çalışan kış dönemi siyasetçileri  (II. Mahmut, II. Abdülhamit, İnönü, Erdoğan).

Türkiye ve K5: 2011-2065

İlk 25 yıllık ilkbahar-yaz genişleme döneminde (2011-2036) yüksek oranlı büyümenin yakalanması ve Türkiye’nin 5. Kondratieff Dalgası’na  uyumu amacıyla küresel rekabet gücünü artırarak azami refah payı elde etmesi açısından aşağıdaki hedeflere odaklanılması gerekir.
* Bireysel ve kollektif özgürlüklerin yasal güvencelerinin geliştirilerek demokratik siyasi alternatif yoluyla iktidar değişiminin olağanlaşması,   
* Yeni dalganın sektörlerine yatırım, (bilgisayar ve iletişim, nano-bio, nükleer, çevre, enerji, eğitim, savunma, madde mühendisliği, robot, uzay ve havacılık)
* Dışa açıklık oranının yüzde 30’dan yüzde 40’a çıkması ve küresel pazarlarda ülke payının artırılması,
* Yatırım ve tasarruf oranlarının yükselmesini sağlamak için mali sistemin derinleşmesi, (emeklilik fonları, sigorta şirketleri gibi kurumsal yatırımcıları geliştirerek tasarruf artırıcı önlemler)
* Uluslararası rekabet gücünü artırmak açısından eğitim, girişimcilik ve inovasyonun teşviki,
* AB’ye tam üyelik sürecinin 1 Ocak 2014’de tamamlanması,
* AB Euro bölgesine 1 Ocak 2018’de girilmesi.
Türkiye’nin, demokrasi ve refah toplumunu bir adım ileriye taşıması açısından, uluslararası entegrasyona devam ederek, özellikle AB ile müzakere konumuyla ulaştığı yeri koruması ve daha ileri götürebilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda 2011-2065 döneminde 5. Kondratieff dalgasının dört mevsiminin objektif şartlarını iyi değerlendirecek dört adet yaratıcı siyasetçiye ihtiyacımız olacak. Ülkemizin bu siyasetleri ve siyasetçileri üretmesi şart.

Dr. Haluk R. Tükel: TÜSİAD Başkanı Başdanışmanı