silelogoMarmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü araştırma görevlisi Rafet Aykut AKAY, Siyasal İletişim konusunda hazırladığı doktora teziyle ilgili olarak Enstitümüz Direktörü Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özkan ile geniş kapsamlı bir mülakat yaptı. “Siyasal İletişim” ve “Siyasal İletişim Danışmanlığı” konularında yapılan ve doktora tezinde de kullanılacak olan mülakatı, ülkemiz seçim atmosferinde olduğu için yararlanılması dileğiyle ilginize sunuyoruz:

A) Siyasal İletişim

Soru 1 : Siyasal iletişim uygulamalarına kimler, niçin ihtiyaç duyar?

Siyasal iletişim, demokrasi ile çok yakın ilişkisi olan bir kavramdır. Demokrasinin temelinde özgür irade, seçim hakkı, beğenmediğinizi değiştirme imkanı vardır. Seçim yapacak, karar verecek bireylere, seçimlerini yaparken ihtiyaç duyacakları “siyasal bilgi”yi sağlayan en önemli araçlar ise siyasal iletişim uygulamalarıdır.

Siyasal partilerin faaliyetleri, seçim kampanyaları, siyasal içerikli tartışmalar/toplantılar, medya üzerinden verilen mesajlar; siyaset kurumunun kendisini hedef kitlesine/kamuoyuna anlatma biçimleridir. Dolayısıyla siyasetçilerin, siyasi partilerin siyasal iletişim uygulamalarına şiddetle ihtiyacı vardır. Aynı zamanda karar verme pozisyonunda olan bireylerin ve seçmenlerin de doğru karar vermelerine yardımcı olacak siyasal bilgiyi edinmek için siyasal iletişim faaliyetlerine ihtiyaçları vardır.

Soru 2 : Size göre Türkiye’de gerçek anlamda siyasal iletişim uygulamaları ne zaman başladı?

Türkiye’de ilk çok partili seçimin yapıldığı tarih 1950’dir. Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerinde kitle iletişim aracı olarak radyoyu kullanması, afişler aracılığıyla mesajlarını kitlelere ulaştırma çabası, ülkemiz için ilk siyasal iletişim uygulamaları olarak değerlendirilebilir. Siyasal reklamcılık ise 1977’de Adalet Partisi tarafından ülkemizin gündemine sokulmuştur. 1980’de yaşanan askeri darbe, siyasetin, dolayısıyla siyasal iletişim çalışmalarının bir süre askıya alınmasına yol açmıştır. 1983 seçimlerinde hem ANAP, hem de MDP profesyonel reklam ajanslarından destek alarak seçim kampanyalarını yürütmüştür. Ama bu çabaları siyasal iletişim vizyonu çerçevesinde değerlendirmek olası değildir. Kişisel düşüncem, 1991 genel seçimlerinde Anavatan Partisi’nin seçimlerdeki iletişim çalışmalarını Fransız iletişimci Jacques Seguela’ya emanet etmesi, gerçek anlamda siyasal iletişim stratejilerinin ülkemizde uygulanmasının yolunu açmıştır. 2002 seçimlerinden günümüze Adalet ve Kalkınma Partisi’nin uyguladığı siyasal iletişim faaliyetleri ise diğer partilerin uygulamalarından daha başarılı ve etkili olarak öne çıkmaktadır.

drabdullahozkanSoru 3 : Türkiye’de “siyasal iletişim” dendiği zaman aklınıza gelen ilk kişi ya da kurum ismi nedir?

 “Genç Parti” projesini başarılı bulurum. Seçimlere çok az bir süre kala kurulan ve farklı iletişim teknik, yöntem ve söylemlerle kitlelere ulaşmayı başarıp yüzde 7 oy alabilen Genç Parti, ne yazık ki başarısını sürdüremedi. Projenin iletişim stratejisti Ali Taran’ı da Türk halkını en iyi “anlayan” iletişimcilerden biri olarak değerlendiriyorum.

Soru 4 : Dünyada siyasal iletişim uygulamalarının en iyi yapıldığı ülke ya da bölge (Avrupa- Amerika vs.) hangisidir? Siyasal iletişime verilen önemden mi kaynaklanıyor yoksa siyasi atmosfer buna ihtiyaç mı duyuyor?

Siyasal iletişimin anavatanı bana göre Amerika Birleşik Devletleri’dir. Siyasal iletişim, insanların siyasal arenada birbirini anlama ve anlatma biçimidir. Bunun için gelişkin bir demokrasi kültürü, farklı kültürlerin barış içerisinde yaşayabildiği siyasal ortam, baskı ve yasaklardan arınmış bir siyasal sistem gereklidir. ABD sahip olduğu güçlü medya altyapısıyla da hem siyaset kurumuna hem de bireylere kendilerini anlatma ve birbirlerini anlama imkanı sunabilmektedir. Obama’nın Başkanlık seçiminde yaptığı siyasal iletişim uygulamaları, dikkat çekmeye çalıştığım hususlar için iyi bir örnek teşkil etmektedir. Ayrıca çoğu Avrupa ülkesi ve Türkiye’deki siyasal iletişim uygulamalarında Amerikan etkisini görmek, ABD’deki uygulamaların benzerlerine rastlamak mümkündür. Küreselleşme süreci, siyasal iletişim uygulamalarında Amerikan tarzının yaygınlaşmasını da kolaylaştırmıştır.

Soru 5 : Günümüz Türk Siyasal Hayatında Siyasal İletişim uygulamaları gerçek anlamına yakın bir şekilde hangi kurumlar ya da kişiler tarafından benimsenmiştir ve uygulanmaktadır?

Türkiye’nin siyasal hayatındaki kurumsal aktörlerden Adalet ve Kalkınma Partisi, siyasal iletişimin hem önemini anlayan, hem de konunun uzmanlarıyla çalışmayı seçen ilk partidir denilebilir. AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset ve iletişim faaliyetlerinde bilimin önemine inanması, uzmanlık bilgisine saygı duyması, kamuoyu görüşleri doğrultusunda politikalar geliştirmesi, siyasal iletişim uygulamalarının bu parti içerisinde etkin bir yer edinmesini kolaylaştırmıştır.

Soru 6 : Günümüz Türk Siyasal Hayatında Siyasal İletişim çalışmalarının siyasi başarıya bir katkısı olmuş mudur? Olacak mıdır?

AK Parti’nin seçim başarılarında etkili siyasal iletişimin uygulamalarının çok büyük bir yer tuttuğuna inanıyorum. Dolayısıyla siyasal iletişim uygulamaları doğrudan siyasal başarıya katkı sunmaktadır. Kamuoyuna kendisini doğru anlatabilen, hedef kitlesini ikna edebilen siyasi partiler hem oylarını artırabilmekte hem de farklı görüşten insanları bir araya getirebilme başarısını gösterebilmektedir.

 Soru 7 : Siyasal İletişim Danışmanlığı size göre nasıl bir oluşum içinden kurgulanmalı ve yönetilmelidir? (Reklam Ajansı Modeli, Halkla İlişkiler Ajansı Modeli, Siyasal İletişim Ajansı Modeli, Kurum-Parti içi model…vs.)

Siyasal iletişimin reklama da, halkla ilişkilere de, stratejik medya yönetimine de ihtiyacı var. Ülkemizde yapılan yanlış, seçim kampanyalarının reklamcılara “sipariş” edilmesidir. Reklam ajanslarının ne siyasal iletişim uygulamalarını hakkıyla yapabilecek altyapıları ve insan kaynakları vardır, ne de vizyonları… Geçmiş yıllardan gelen bir alışkanlıkla ne yazık ki halen reklam ajansları siyasal iletişim uygulamalarında başat rolü oynamaktadır. Benim önerim ise reklamcıların, halkla ilişkiler uzmanlarının, medya planlamacıların, siyaset bilimcilerin, psikologların, sosyologların, tarihçilerin içinde yer aldığı, konsept geliştirebilecek, ortaya stratejik vizyon koyabilecek “Siyasal İletişim Ajansları”nın kurulmasıdır. Hem küresel gelişmeler hem de ülkemizin içinde bulunduğu değişim ve dönüşüm süreci bunu zorunlu kılmaktadır. İletişim çağında kitleleri ikna etmek artık eskisi gibi kolay değildir. Ayrıca hiçbir seçmen hiçbir partiye uzun süre bağlı ve bağımlı kalmamakta, kararsız seçmenlerin oranı da sürekli artmaktadır. Böyle bir siyasal ortamda, siyasal iletişim teknik ve yöntemlerini ustalıkla kullanabilecek, etkilerini ölçebilecek, uzun vadeli düşünebilecek ehliyetli uzmanlara ve kurumlara büyük ihtiyaç vardır.

 

B) Siyasal İletişim Danışmanı

Soru 8 : Siyasal İletişim Danışmanı kimdir?

Siyasal iletişim danışmanı; siyasi partilere ya da siyasetçilere kurumsal ya da bireysel bazda ihtiyaç duyulan konularda uzmanlık alanı çerçevesinde danışmanlık hizmeti sunan kişidir. Siyasal iletişim danışmanı partilerin bünyesinde yer alabileceği gibi dışarıdan da bu hizmeti sunabilir. Siyasal iletişim danışmanının belirli bir konuda uzmanlaşması, katkısını daha da artıracak en önemli unsurlardan bir tanesidir.

Soru 9 : Dünya ve Türkiye kıyaslaması içinde siyasi partiler ya da adaylar için Siyasal İletişim Danışmanı ihtiyaç mıdır? Lüks müdür? Formalite midir?

Ülkemizde ne yazık ki dünyadaki bilinç henüz gelişmedi. Siyasal iletişim danışmanlarına sadece seçim dönemlerinde başvuruluyor ve çok kısıtlı bir alanda görev yapmalarına izin veriliyor. Gelinen süreçte Türkiye için siyasal iletişim danışmanlığı kurumu zorunlu bir ihtiyaçtır ve siyasi partilerin bu konunun önemini anlamaları kendi başarıları için gereklidir.

Soru 10 : Dünya’da ve Türkiye’de Siyasal İletişim Danışmanı dendiği zaman aklınıza gelen bir isim var mı? (Uygulayıcı kurum ya da kişi olarak)

Doğrusunu söylemek gerekirse, ülkemizde siyasal iletişim danışmanlığı henüz ne kurumsal anlamda, ne de kişisel düzeyde ciddi bir başarı gösterememiştir. Bu konuda kurulmasına sivil toplumun öncülük ettiği Siyasal İletişim Enstitüsü, belki de ilk ciddi bilimsel çalışmaların yapıldığı, kitapların yayınlandığı, raporların hazırlandığı, siyaset kurumuna yol haritalarının sunulduğu bir kurum olarak ifade edilebilir.

Soru 11 : Siyasal İletişim Danışmanı özellikle hangi alanlarda eğitim almış olmalıdır?

Siyasal iletişim danışmanının ana ekseni, iletişimdir. Mutlaka sağlam bir iletişim eğitiminin üzerine siyaset bilimi veya uluslar arası ilişkiler bilgisi dünyayı doğru okumasına, anlamasına yardımcı olacaktır. Ayrıca tarih, iktisat, hukuk, sosyoloji, psikoloji gibi temel alanlardaki bilgisini sürekli geliştirmesi, farklı disiplinlerde okumalar yapması, genel kültürünü artırması da siyasal iletişim danışmanından beklenen niteliklerdir.

Soru 12 : Siyasal İletişim Danışmanının sahip olması gereken genel özellikler ve yetenekler ne olmalıdır?

Türkiye’de siyaset kurumuna danışmanlık yapmak, özel şirketlere ya da diğer kurumlara danışmanlık yapmaya benzemez. Zordur, siyaset kurumunun kendi yapısal sorunlarından ve siyasetçinin niteliklerinden kaynaklanan sorunlar zorlayıcıdır. Partilerin kendi iç dengeleri, liderlerin çok etkin ve baskın olması, siyasetçilerin “her şeyi bildiklerini sanmaları” siyasal iletişim danışmanının işini daha da zorlaştırır. Bu yapıyı bilerek hareket etmeli siyasal iletişim danışmanı; sabırla, kararlılıkla, umutla çalışmalı, kısa vadeli değil uzun vadeli düşünmeli. Yılların alışkanlıklarının bir anda değişmesini beklememeli. Kendisini iyi yetiştirmesi, saygın bir kimliğinin/kişiliğinin olması, doğru bir üslupla ve iletişim yöntemiyle işini yapması, başarısını kuşkusuz artıracaktır.

Siyasal iletişim danışmanının da elbette bir politik görüşü olacaktır ama bunu her zaman işinden ayrı tutmayı, işine yansıtmamayı başarmalıdır. Bir de sır tutmasını bilmeli, ketum davranabilmeli, özel bilgileri başka kişi ve kurumlarla paylaşmaktan kaçınmalıdır.

Soru 13 : Günümüz Türk Siyasal Hayatındaki Siyasal İletişim Danışmanı, tanımlanan misyonunda ve konumunda mıdır? Değil ise buna ne zaman ulaşacaktır?

Günümüzde siyasi partiler ve siyaset kurumu henüz siyasal iletişim danışmanının işlevini ve önemini anlayabilmiş değildir. İstenilen düzeye ulaşması için siyasal karar alıcıların değişen küresel konjonktürü ve bunun Türkiye’yi siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak nasıl hızlı etkilediğini anlamaları şart. Ancak o zaman kitlelere ulaşmanın, onları ikna etmenin ne kadar güçleştiğini görecekler ve siyasal iletişim danışmanlarının kapısını çalacaklar. Ama o zaman da şu sorunun cevabını aramaya başlayacağız: “Acaba siyasal iletişim danışmanları küresel değişim ve dönüşüm süreçlerini ne kadar doğru okuyabiliyor, kendilerini bu süreçlere paralel olarak geliştirebiliyorlar mı?”

Soru 14 : Siyasal İletişim Danışmanı’nın danışmanlık yaptığı kurum ya da kişilerin yanındaki pozisyonu ne olmalıdır? (Doğrudan, üst düzey kişiliklerle veya dolaylı…vs)

Siyasal iletişim Danışmanı, doğrudan lidere bağlı olarak çalışmalı ya da liderin de içinde bulunduğu “üst yönetim ekibine” karşı sorumlu olmalıdır.

Soru 15 : Siyasal İletişim Danışmanı bir kuruma, partiye ya da şahsa yönelik danışmanlık yaparken, ihtiyaç duyuldukça mı danışmanlık yapmalıdır? Yoksa süreklilik arz eden planlı bir danışmanlık mı olmalıdır?

Türkiye’deki uygulama “ihtiyaç duyuldukça” siyasal iletişim uzmanlarının kapısını çalmak, belirli bir takım konularda görüşlerini almak şeklindedir. Bunu yanlış buluyorum. Çünkü iletişim devamlılık isteyen, pek çok değişkene bağlı, sabırla çalışılması gereken bir süreçtir. Siyasal iletişim danışmanı, stratejiler oluşturulurken, taktikler belirlenirken, iletişim planı uygulanırken ve uygulamalar ölçümlenirken tüm bu süreçlerin içinde olmalı, uzmanlık bilgisini bu süreçlerin tümünde sunmalıdır. Başarı ancak böyle bir konsept içerisinde gelir.

Soru 16 : Siyasal parti ya da görüş içerisinde süreklilik arz eden danışmanlık sürecinde, Siyasal İletişim Danışmanının o siyasal partinin ya da görüşün adıyla anılması kendisi açısından bir dezavantaj oluşturur mu?

Burada siyasal iletişim danışmanının tutumu ve duruşu önem arzetmektedir. Danışman, yasal çerçevede faaliyet gösteren her siyasetçiye, siyasi partiye hizmet verir, bilgisini, bildiği bilimsel öğretileri başarılı olunması için sunar. Bunu yaparken asla dürüstlükten, şeffaflıktan, etik ilkelerden ayrılmaz. Danışman ne hizmet sunduğu partinin ya da siyasetçinin “amigoluğuna” soyunmalı, ne de paylaşmadığı bir siyasi görüşün başarılı olmasından kaygı duymalı. Sadece işini en güzel şekilde yapmaya odaklanmalı ve hizmet verdiği siyasi parti ya da görüş ile anılmak gibi bir endişeyi asla taşımamalı.

Soru 17 : Siyasal İletişim Danışmanının, danışmanlık yaptığı kurumun ya da kişinin fikirleriyle aynı eksende olması gerekir mi?

Hayır. Siyasal iletişim danışmanı, talep eden her siyasi görüşe hizmet sunmalıdır. Aynı görüşte olunan siyasi partilere daha iyi hizmet sunulacağı iddiası gerçekçi değildir.

Soru 18 : Bir Siyasal İletişim Danışmanı aynı anda iki farklı siyasi görüşe hizmet verebilir mi? (Örneğin iki farklı siyasal partiden iki farklı milletvekilinin Siyasal İletişim Danışmanlığı talebi nasıl karşılanmalıdır…?)

Eğer kurumsal bir yapılanma varsa, siyasal iletişim danışmanlığı ajansı aynı anda farklı siyasal partilerle, farklı görüşteki siyasetçilerle çalışabilir. Çünkü onlara hizmet sunan ekipler/uzmanlar farklıdır. Burada da farklı siyasi parti ya da siyasetçilerin mahrem ve özel bilgilerinin paylaşılmamasına azami derecede dikkat edilmesi gerekir. Eğer kişisel bir danışmanlık hizmeti sunuluyorsa, farklı görüşlerdeki parti ya da siyasetçilere aynı anda danışmanlık yapmanın doğru olmayacağı görüşündeyim.

Soru 19 : Siyasal İletişim Danışmanı siyasi bir kişilik olabilir mi? Örneğin bir milletvekili aynı zamanda Siyasal İletişim Danışmanı olarak görev alabilir mi? Ya da mutlak surette tarafsız ve işinde profesyonel bir kişilik mi olmalıdır?

Siyasal görüşünü ortaya koymuş, bir partiden milletvekili olmuş, aktif siyaset yapmış kişilerin, halen bu görevini yaparken tarafsız bir danışman kimliği ile hareket edeceğinden emin değilim. Böyle kişiler kendi partilerindeki siyasal iletişim uygulamalarında görev alabilirler ama başka siyasi partiler için hizmet sunmalarını etik bulmam. Ama aktif siyaseti bırakmış, herhangi bir partinin üst yönetiminde yer almayan kişilerin ise uzmanlık bilgisinden yararlanılması gerektiğini düşünüyorum.

Soru 20 : Siyasal İletişim Danışmanı, bir siyasal partinin seçim kampanyasına hazırlanırken ilk ne zaman ve kim ile görüşmelidir? Bu kişilerle görüşme ya da toplanma sıklığı nasıl olmalıdır?

Siyasi partilerde seçim kampanyaları “Seçim İşleri Başkanlığı” üzerinden yürütülmektedir. Bu başkanlığa bağlı olarak kurulan “seçim koordinasyon merkezleri” de sahadaki uygulamalardan sorumludur. Siyasal iletişim danışmanı her iki birim ile de çok yakın çalışmalı, stratejilerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi aşamalarında ekibin içerisinde olmalı, fikrini söylemeli, ihtiyaç duyulan tüm katkıyı sunmalıdır.

Soru 21 : Siyasal İletişim Danışmanı bir kurumun ya da siyasi adayın danışmanlığına başlarken işe nerden başlamalıdır? (Örneğin SWOT (Durum) Analizi tarzı bir başlangıç ile uygun mudur?)

Ben siyasette en önemli kavramın “güven” olduğuna inanıyorum. Danışmanlık yapılacak siyasi parti ya da siyasetçinin öncelikle güvenilir, dürüst, sözünün sahibi kurum ya da kişi olup olmadığına bakılarak işe başlanmalıdır. Etik değerlerden uzak, kişisel çıkar peşinde koşan, halkı aldatan siyasi partilerden ve siyasetçilerden ülkemizin geleceği için uzak durulması gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca işe başlarken atılacak ilk adım; öncelikle kurumun ya da bireyin neye ihtiyacı olduğunu, eksiklerinin neler olduğunu, kamuoyundaki algısının/imajının nasıl olduğunu değerlendirmek olmalıdır.

Soru 22 : Siyasal İletişim Danışmanının danışmanlık görevini Araştırma-Planlama-Uygulama-Değerlendirme türünden iletişim planlamasını temel alarak kampanyayı yürütmesi uygun mudur?

Her iletişim çalışmasının araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirme sürecine ihtiyacı vardır. Başarılı bir sonuç için böyle bir yol haritası izlenmesi gereklidir.

Soru 23 : Günümüzde kamuoyu araştırmalarının seçmeni yönlendirmedeki etkisi göz önüne alındığında, Siyasal İletişim Danışmanının bu konuda ne tür bir önlem alması ya da strateji geliştirmesi gerekir?

Seçmeni yönlendirmek isteyen güç odakları, siyaset dışı mihraklar her zaman olmuştur, olacaktır. Bununla mücadelenin yolu siyasi partilerin/siyasetçilerin kendilerini halka çok daha fazla anlatmasından, tanıtmasından geçmektedir. Manipülasyonun, yönlendirmenin, çarpıtmanın panzehiri, doğru bilgidir.

Siyasi partiler halkla ilişkiler faaliyetlerine daha fazla önem vermeli, uzun vadeli iletişim çalışmaları yapmalı, simetrik iletişim modelini benimsemeli, kendini anlattığı ve tanıttığı kadar seçmeni de dinlemeli, anlamaya çalışmalı… Eğer iletişim yöntem ve söylemlerinde ikna etmeyen, doğru bulunmayan, hoşa gitmeyen yönler varsa da kısa sürede bunları belirleyerek düzeltme yolunu seçmelidir. Şeffaf olunmalı, dürüst davranılmalı, hata yapılırsa kabul edilip özür dilenmeli, olumlu ve umut veren mesajlar verilmelidir.

Soru 24 : Siyasal İletişim Danışmanının görev sınırları neler olmalıdır? (Örneğin bir siyasal parti, genel seçimler için milletvekili adaylarını bazı siyasi ve kişisel kriterler doğrultusunda belirler. Siyasal iletişim danışmanı, danışmanlığını yaptığı siyasal partinin bu tür bir çabası sırasında milletvekili adaylarını belirlemede siyasal iletişime dönük kriterleri ile müdahalede bulunabilmeli midir?)

Siyasal iletişim danışmanı; kendi kişisel birikimi, stratejik vizyonu, dünyaya bakışı ve tecrübeleri doğrultusunda hizmet sunar. Kendisinden istenilen sadece “nasıl daha çok oy alırız” sorusunun cevabı değildir. Siyasal iletişim danışmanı aynı zamanda siyasi partinin ve temsilcilerinin kamuoyunda nasıl algılandığı, itibarının ne olduğu konularıyla da yakından ilgili bir kişidir. Bu nedenle aday belirleme gibi daha çok partinin kendi iç işi gibi görünen konularda da fikrini beyan etmesi doğal karşılanmalıdır. Çünkü yanlış bir aday, partinin imajını ve itibarını zayıflatabilir, kötü algılanmasına neden olabilir. Hem siyasal iletişim danışmanı parti dışından olaylara bakan birisi olarak, parti içindeki kişilerin göremediği önemli sorunları da rahatlıkla görebilir, çözümüne katkı sunabilir.

Soru 25 : Ülkemizin önde gelen birçok siyasal parti liderinin ve siyasi kişiliğinin çeşitli danışmanlıklardan oluşan bir kadrosu vardır. Bu kadroların içerisinde Siyasal İletişim Danışmanına yer açılmalı mıdır?

Kesinlikle. Bu sürecin çok yakın zamanda işlerlik kazanacağına inanıyorum. Çünkü siyaset dünyasının değişen paradigması artık bunu zorunlu kılmaktadır.