Bir gazetedeki ilk köşe yazım henüz bir “iletişim” öğrencisiyken yayımlanmıştı. O günden beri de yazmayı sürdürdüm…
Yıllar içinde bir akademisyen olarak farklı üniversitelerde medya ve habercilik üzerine dersler verdim. Çeşitli kurumlar tarafından organize edilen medya ve habercilik konulu eğitim toplantılarına katıldım.
Bu ders ve toplantılarda gerek öğrencilerimden, gerekse medya çalışanlarından gelen sorulara yazdığım yazılarda yanıt vermeye çalıştım.
Zaman geçti ve bir gün geldi, baktım ki, benzer sorular karşısında aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak ya da yazmak gerekiyor.
Bunun yerine, daha kalıcı olmak adına “Medya ve Habercilik” adlı kitabın hazırlanması fikri ortaya çıktı…
Büyük ölçüde, yaklaşık son beş yılda yazdığım yazılardan derlediğim ve geçtiğimiz günlerde Çizgi Kitabevi’nden yayınlanan kitabı, semtimizdeki kitapçılar dışında, internetten satış yapan kitapçılardan da temin edebilirsiniz…
BEŞ BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
Özetle kitap medya ve habercilik alanında yazdığım yazıları bir araya getiriyor. Bunun dışında bugüne kadar yayımlanmamış kimi yazılar da kitapta yerini alıyor. Yazılar, okuyucular tarafından da bilindiği gibi medya ve habercilik alanında pek çok soruya yanıt arıyor, pek çok soruya pratik çözümler, yol ve yöntemler öneriyor. Kimi yazılarda altın niteliğinde tavsiyeler var, kimilerinde ise güncel olaylara ilişkin yorumlar…
Kitabın ilk bölümünde haber ve habercilikle ilgili temel kavramlar sorgulanırken, haberciliğe dönük pratik bilgiler sunuluyor. Haber yazımında dikkat edilecek kurallar, daha iyi haber yazma, daha iyi görüşme ya da söyleşi yapma gibi konular bu bölümde yer alıyor.
İkinci bölüm, haber uygulamalarında dikkat edilmesi gereken etik ilkeleri irdeliyor; örnek olaylara yorumlar getiriyor.
Üçüncü bölüm habercilik genelinde ve gazetecilik özelinde “mesleğe dair” kimi sorgulamaları içeriyor. Müşteri odaklı yayıncılık, gazete dağıtımı ve dergi yayıncılığı belli başlı konular arasında…
Dördüncü bölüm iletişim kuramlarını konu alıyor. “Yalan ve maksatlı haberler ne işe yarar?”, “Medya şiddet doğurur mu?”, “Kimin güzel, kimin çirkin olduğuna medya mı karar veriyor?”, “Mahalle baskısı hangi iletişim kuramıyla açıklanır?” bu bölümde dikkati çeken kimi başlık ve sorular…
Kitabın beşinci ve son bölümü ise güncel olaylara dair yorumları kapsıyor. Medyanın ayna rolü, terör haberciliği, bilgi yoğun habercilik, özelleştirme haberleri, bilim ve teknoloji haberciliği ve yarın nasıl bir medya olacağı bu bölümde ele alınan belli başlı konular…
SONUÇ
Elbette daha yazılacak pek çok şey var. Ve eğer fırsat olursa, bir sonraki kitapta, başka alanlarda yazdığım yazıları derlemeyi ve şimdilik yazamadıklarımı da yazabilmeyi umuyorum.
Şimdilik dilerim ki bu kitap, medya ve habercilik alanında çalışanlara bir rehber, bir ışık, açık bir pencere olur.