İnternet hayatımızda gün geçtikçe önem kazanmakta ve gittikçe hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmektedir. İnternet; ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel. bilimsel ve teknolojik hayatımıza büyük katkılar sağlamaktadır. İnternetle artık her türlü bilgi, belge, resim, doküman, ses ve video dosyası gibi unsurlar tozlu kütüphane raflarından ve bakımsız arşivlerden dijitalleştirilerek çıkartılmış, bilgisayarın fiziksel sınırları ortadan kaldıran teknolojisi sayesinde tüm dünyanın kullanımına açılmıştır. Günümüzde internetle her türlü bireysel ve kurumsal iletişim ve enformasyon ihtiyaçlarımızı rahatlıkla sağlayabilmekteyiz. Yine internet dünya üzerindeki somut mal ve hizmetlerin yanı sıra ve sanat ve fikir ürünlerinin on-line alışverişine imkan sunmakta uçak, tatil, otel, otomobil kiralama gibi rezervasyon işlemlerini yapmaktadır. İnternet sayesinde bankacılık işlemleri ve uluslararası ticari işlemler rahatlıkla yapılmakta ve ulusların maddi sınırları internet ortamının evrenselliğinde yok olmaktadır. Ulusal ve uluslararası ticaretlerde kişi ve kurumlara zaman ve mekan yönünden büyük avantajlar getirmekte paranın ve sermayenin akıcılığında da önemli bir rol oynamaktadır. Yine internet sayesinde kurumlarla olan iletişimimizi, bağlantılarımızı, kayıtlarımızı, kimlik bilgilerimizi, notlarımızı hatta başta interaktif üniversite eğitimi olmak üzere birçok online kurs ve eğitimi alabilmekte hatta köşedeki pizzacıya veya dönerciye online sipariş verebilmekteyiz. Kısaca internet McLuhan’ın deyimiyle “dünyayı global bir köy” haline getiren belki de en etkili medya aracı durumuna gelmiştir. Tabii ki bunda internetin tüm medyaların özelliğini üzerinde toplamasının da önemi büyüktür. İnternet için globalliğin en önemli aktörü demek günümüzde yanlış bir tanımlama olmayacaktır. İnternetin, sandık başında oy verme işlemimizi de ortadan kaldıracağını ve bize seçim sandığını bir nostalji unsuru haline getireceği hatta bugün hayal bile edemeyeceğimiz bir çok rutin işlerimizi, önümüzdeki yıllarda kolayca halledebileceğini şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dünyada 1 milyardan fazla internet kullanıcısı, Küresel bilişim ağında 400 milyon bilgisayar, 120 milyon alan adı, 110 milyon web ve 90 milyon blog yer almaktadır.
Türkiye’nin ilk internet bağlantısı 12 Nisan 1993’te yapıldı. Ülkemizde 2000 yılında, iki milyon olan internet kullanıcısı bugün 20 milyon sınırına yükselmiştir. Ayrıca ülkemizde 21 milyona varan “Messenger” kullanıcı hesabı ve 15 milyona yakın “Hotmail” uzantılı e-posta adresi bulunmaktadır. Son rakamlar itibarıyla ADSL kullanıcısı sayısı yaklaşık 3.5 milyondur. Ayrıca 500 bin civarında dial-up’la bağlanan kullanıcı olduğu tahmin edilmektedir. ADSL bağlantısına sahip okulların sayısı da 23 bindir. 50 bin civarında ise kablo TV şebekesi üzerinden erişim sağlayan abone bulunmaktadır. Türkiye’de “tr” uzantılı web sayısı 90 bini aşarken, com, org ve net uzantılı weblerle birlikte internette Türkiye kaynaklı alan adı yaklaşık 600 bin civarındadır İnternete bağlı bilgisayar sayısı ise 750 bine ulaşmıştır (Yücel 2007, www.akicraatlar.com, 2007).
İNTERNETİN DİĞER MEDYA ARAÇLARINA GÖRE AVANTAJLARI
Günümüzün en önemli medyası haline gelen internetin, diğer medya araçlarına göre birçok olumlu ve sınırlı da olsa olumsuz yönü bulunmaktadır. Öncelikle olumlu yönleri şu şekilde belirleyebiliriz.
İnternet dışındaki medyalar, izleyicisine-okuyucusuna, iletmek istedikleri mesajları onların bu konudaki istekliliklerine bakmaksızın iletmektedirler. Mesaj bombardımanı altındaki izleyici bunlar arasında seçici algıya yönelmektedir. İnternet ise bireylerin mesaja maruz kalmaktan çok enformasyon aradığı ve masaja gönüllü olarak açık olduğu bir medya olarak kabul edilebilir. Yapılan çalışmalar internet kullanıcılarının interneti alışverişten çok enformasyon edinme amacıyla kullandıklarını göstermiştir (Cardamone ve Rentschler 2006’dan Akt Başfırıncı 2007:10). Bir radyo veya televizyon izleyen birey, bu mecralardan gelen mesajları alırken, kafası dalgın veya başka işle meşgul olabilir yani bedenen izlerken, zihnen başka bir ortamda olabilir. Oysa net ortamındaki birey zihnen ve bedenen etkinliğin içinde yer almakta yani pasif izleyici değil, aktif bir katılımcıdır (Kaye & Medoff, 2001; Lin & Jeffres, 1998).
Televizyonda izleyicinin aktifliği genellikle onu açma ve kapamakla sınırlıdır. Oysa internette email, haber, ürün satın alma, arama motoruna girme, sürekli mesajlaşma ve sohbet odalarında yer almak gibi etkinlikler kullanıcının aktif olarak katılımını gerektirir (
Klasik kitle iletişim araçları, teknik (teknik kapasitesi ölçüde yayınlarını ulaştırabilme), coğrafi (yerel, bölgesel, ulusal hatta uluslar arası olabilme) ve biçimsel (belirlenmiş format, sınırlı zaman veya sayfa sayısıyla) sınırlılıkları nedeniyle, internetin evrensel, akıcı ve esnek gücü karşısında zayıf kalmaktadırlar. Yine internette, geleneksel medyaların vazgeçilmez unsuru olan gatekeeper (eşik bekçisi) olarak nitelendirilen editörlerin olmaması (ya da sınırlı olması) ona, diğer medya unsurlarına oranla daha özgür ve sınırsız bir iletişim ortamı sağlayabilmektedir (Wilcox ve ark. 2005:265, White&Raman 2000:406).
İnternet entegre (bütünleşik) bir medya olması ve bütün diğer iletişim ortamlarını üzerinde toplayabilmesi ona önemli bir avantaj sağlamaktadır. Radyoyu, televizyonu, gazeteyi, mektubu, dergiyi, kısa mesaj imkanını, telefonu, hatta görüntülü telefonu aklımıza gelebilecek bütün iletişim türlerini ve araçlarını bünyesinde barındırmaktadır (Atabek 2003:68).
Gazeteler, dergiler, radyolar ve televizyonlarda uydu aracılığıyla hem yerel hem de global dillerde yayın yapabilmelerine rağmen bu kuruluşların sadece yayıncıların yani medya sahiplerinin ellerinde olduğu ve her bireyin ve kurumun bir medyaya sahip olmasının neredeyse imkansızlığı düşünüldüğünde internetin değil kurumlara, sıradan insanlara bile evrensel iletişim anlamında ne büyük imkanlar sunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yönüyle hem bir kitle iletişim aracı hem de bireysel iletişim aracı olarak kabul edebiliriz.
Siber alemdeki web sayfalarının bazı olumsuz yönlerini de şu şekilde belirtebiliriz. İnternette genelde editörlük sisteminin bulunmaması bazı enformasyon ve haberlerin güvenilirliğini insanların sorgulamasına ve şüphelenmesine neden olmaktadır. Radyo, televizyon ve gazetelerin vazgeçilmezi olan klasik editörlük sisteminin bazı internet kaynaklarında olmaması onları en azından kaynağın güvenilirliği noktasından zayıflatmaktadır. Yine internet ortamında özellikle mali konulardaki bilgilerin kötü amaçlı olarak kullanılması yani insanların korsan sitelere yönlendirilerek (kimlik, kredi kartı ve hesap şifrelerinin kopyalanması gibi yöntemlerle) ekonomik kayıplara uğratılması da internet ortamının güvenilirliğini sorgulatan en önemli unsurlar arasında yer almaktadır.
Özellikle güvenilirlik bağlamında internetin diğer medya araçlarına göre “daha az güvenilir olduğu” genelde kabul gören bir durumdur. Toruk (2007), tarafından çeşitli eğitim seviyesinde bulunan öğrencilerle yapılan bir anket araştırmasında, güvenilirlik bakımından internet, gazete, televizyon ve radyonun arkasından gelmiştir. Fakat bu güvensizlik internetin uçsuz bucaksız ve denetlenemez genel kapsamından kaynaklanmaktadır. Zira siyasal partilerin resmi internet sitelerinde bu güvensizlik olgusunun kullanıcılar üzerinde oluşması olası gözükmemektedir. Amerika’da yapılan bir araştırmada ise özellikle genç nüfus arasında internet daha güvenilir bir medya olarak belirtilmiştir. Yaşı 25’in altında olan genç kesim tarafından internet bir haber kaynağı olarak televizyon ve yazılı basından daha güvenilir bulunmuştur (Yücel 2007). İnternetin güvenilirliği bağlamında farklı ülkelerde farklı sonuçlara erişilebilmektedir.
SİYASAL İLETİŞİMDE İNTERNET KULLANIMININ TARİHSEL SÜRECİ
1992 Başkanlık Seçimleri döneminde Bill Clinton ve Al Gore küçük bir broşürün gördüğü işleve benzer yapıdaki bir Web sitesi oluşturmuşlardı. 1996’de Bob Dole’un ulusal bir televizyon kanalındaki bir canlı yayın tartışmasında Web sitesinin adresini duyurması dikkatleri ve ilgiyi İnternete yöneltmiştir (Tamer, 2000:15). İnternetin siyasal iletişim aracı olarak kullanılması 1996 Amerikan Başkanlık seçimlerinde sınırlı bir etki ile de olsa ilk kez kullanıldığı görülmüştür. İnternet dört yıl sonraki başkanlık seçimlerde ise temel siyasal iletişim araçlarından biri olmayı başarmıştır (Akgün, Keskin & Kalkan 2003:3).
2000 yılından önceki Amerikan Başkanlık seçimi kampanyalarında internet interaktif özelliğe sahip değildi. Web kampanyaları daha çok kaynaktan hedefe ve tek yönlü iletişim amacıyla kullanılıyordu (Stromer-Galley, 2000:112).
İnternetin kapsamlı ve interaktif amaçlı kullanımı 2000 seçimleriyle mümkün olabilmiştir. 2000 Başkanlık Seçimleri sürecinde adaylardan hem George W. Bush’un hem de Al Gore seçim kampanyalarıyla ilgili çok sayıdaki bilgiyi seçmenlere doğrudan sürekli olarak elektronik posta şeklinde göndererek interneti etkili bir mecra olarak kullanmışlardır (Kaid, 2003:677).
ABD’de 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi kampanya lideri Larry Purpuro, e-tren adlı bir yöntemle günde 150 değişik mesajı bir milyon seçmene göndermiştir. ABD’de 2004 yılında yapılan son başkanlık seçimlerinde internet kullanıcısı 110 milyon insanın yüzde 12’si her gün seçimle ilgili bir e-posta göndermiştir. Fransa’daki 2007 başkanlık seçimlerinde başkanlığın önemli adayı Ségolène Royal seçim bütçesinin yüzde 10’unu (2 milyon avro) internet tanıtımına ayırmıştır. Ekim 2006’da 1.5 milyon Fransız blog ve web sitelerde seçimle ilgili araştırma yaparken, bu sayı Mart 2007’de 6 milyona yükselmiştir. Adayların web sitelerinin vitrin olarak kullanıldığı seçimlerde, Nicolas Sarkozy resmi sitesinde 270 bin kayıtlı taraftara sahipken, Royal, e-militan adını verdiği sadece 60 bin kişi toplamıştır (Yücel 2007).
2008’de yapılacak olan ABD’de Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayı olabilmek için sekiz aday adayının Temmuz 2007’de Youtube’ta yaptıkları tartışmalar interaktif özelliğiyle bu alanda bir ilki oluşturmuştur. Tartışmanın en büyük aktörleri başkan adayı olmak için çarpışan iki güçlü isim Barack Obama ve Hillary Clinton’du. Halktan gelen 3,000 kadar sorudan 40’ı seçilip sorulan tartışmada soru soranlar belki de ilk kez video tekniğiyle siber alemde yüz yüze gelmişlerdir. Yine Youtube’da geçen yıl ırkçı ifadeler kullanan bir Cumhuriyetçi adayın gizli video çekimlerini yayınlanmasıyla bu kişi adaylıktan çekilmek zorunda kalmıştır (Tunç 2007).
Türkiye’de siyasal partilerin internet sayfalarını oluşturmalarının mazisi fazla gerilere gitmez. İnternetle ilk buluşan parti DYP olmuştur. Fakat bu kullanım da Batı’daki ilk örnekleri gibi interaktif iletişim amacı taşımaktan uzaktı.
Türkiye’de internet teknolojisi siyasal iletişim alanında ve özellikle seçim kampanyalarında 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle girmiştir. Partiler 2002 yılına kadar her ne kadar internet sitelerini kursalar da web iletişimi bu döneme kadar sınırlı bir ölçüde kullanılabilmiştir (Aktaş 2004:216). ANAP’ın internet teknolojisini diğer partilere göre daha etkin kullanması bu partinin oylarına olumlu etki yapmamış ve parti 2002 seçimlerinde tarihinin en düşük oy yüzdesini almıştır.
Bilindiği gibi 2007 seçimlerinde Televizyon ve radyodan siyasal reklam yapılması Yüksek Seçim Kurulu’nca yasaklanmıştır. Bu yüzden parti ve adaylar mesajlarını Açıkhava mecraları, gazeteler ve internet gibi kitle iletişim araçlarıyla yapmak durumunda kalmışlardır. Seçimlere Adana’da bağımsız katılan bir aday olan Abdurrahman Boztaş ‘Biz fırıldak değiliz’ sloganıyla yapılan siyasal reklam filmi Youtube internet sitesinde 290 bin kez izlenmiştir. Bu reyting rakamlarına ulaşmasının olası en büyük nedeni medya aracılığıyla bu adayın filmine dikkat çekilmesinden hatta biraz da komiklik olsun diye duyurulmasındandır. Üstelik bu reyting bu adaya oy olarak yansımamış aldığı yüz civarında oyla aday seçilememiştir. Bu örneklerden bir sonuca varmak gerekirse internet, milyonlarca dolar yatırarak geleneksel medya organlarına sahip olan patronların aksine, sıradan insanlara çok daha ucuza kendi medyasına sahip olmak ve sesini milyonlara duyurma imkanı sağlamaktadır. İnternetle yükselmek ve inişe geçmek çok kolay hale gelmiştir. Ayrıca internetin siyasal iletişim medyası olarak her geçen gün daha çok önem kazanacağını siyasi kampanyaların belki de en önemli unsuru haline geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dünyada 1 milyardan fazla internet kullanıcısı, Küresel bilişim ağında 400 milyon bilgisayar, 120 milyon alan adı, 110 milyon web ve 90 milyon blog yer almaktadır.
Türkiye’nin ilk internet bağlantısı 12 Nisan 1993’te yapıldı. Ülkemizde 2000 yılında, iki milyon olan internet kullanıcısı bugün 20 milyon sınırına yükselmiştir. Ayrıca ülkemizde 21 milyona varan “Messenger” kullanıcı hesabı ve 15 milyona yakın “Hotmail” uzantılı e-posta adresi bulunmaktadır. Son rakamlar itibarıyla ADSL kullanıcısı sayısı yaklaşık 3.5 milyondur. Ayrıca 500 bin civarında dial-up’la bağlanan kullanıcı olduğu tahmin edilmektedir. ADSL bağlantısına sahip okulların sayısı da 23 bindir. 50 bin civarında ise kablo TV şebekesi üzerinden erişim sağlayan abone bulunmaktadır. Türkiye’de “tr” uzantılı web sayısı 90 bini aşarken, com, org ve net uzantılı weblerle birlikte internette Türkiye kaynaklı alan adı yaklaşık 600 bin civarındadır İnternete bağlı bilgisayar sayısı ise 750 bine ulaşmıştır (Yücel 2007, www.akicraatlar.com, 2007).
İNTERNETİN DİĞER MEDYA ARAÇLARINA GÖRE AVANTAJLARI
Günümüzün en önemli medyası haline gelen internetin, diğer medya araçlarına göre birçok olumlu ve sınırlı da olsa olumsuz yönü bulunmaktadır. Öncelikle olumlu yönleri şu şekilde belirleyebiliriz.
İnternet dışındaki medyalar, izleyicisine-okuyucusuna, iletmek istedikleri mesajları onların bu konudaki istekliliklerine bakmaksızın iletmektedirler. Mesaj bombardımanı altındaki izleyici bunlar arasında seçici algıya yönelmektedir. İnternet ise bireylerin mesaja maruz kalmaktan çok enformasyon aradığı ve masaja gönüllü olarak açık olduğu bir medya olarak kabul edilebilir. Yapılan çalışmalar internet kullanıcılarının interneti alışverişten çok enformasyon edinme amacıyla kullandıklarını göstermiştir (Cardamone ve Rentschler 2006’dan Akt Başfırıncı 2007:10). Bir radyo veya televizyon izleyen birey, bu mecralardan gelen mesajları alırken, kafası dalgın veya başka işle meşgul olabilir yani bedenen izlerken, zihnen başka bir ortamda olabilir. Oysa net ortamındaki birey zihnen ve bedenen etkinliğin içinde yer almakta yani pasif izleyici değil, aktif bir katılımcıdır (Kaye & Medoff, 2001; Lin & Jeffres, 1998).
Televizyonda izleyicinin aktifliği genellikle onu açma ve kapamakla sınırlıdır. Oysa internette email, haber, ürün satın alma, arama motoruna girme, sürekli mesajlaşma ve sohbet odalarında yer almak gibi etkinlikler kullanıcının aktif olarak katılımını gerektirir (
Klasik kitle iletişim araçları, teknik (teknik kapasitesi ölçüde yayınlarını ulaştırabilme), coğrafi (yerel, bölgesel, ulusal hatta uluslar arası olabilme) ve biçimsel (belirlenmiş format, sınırlı zaman veya sayfa sayısıyla) sınırlılıkları nedeniyle, internetin evrensel, akıcı ve esnek gücü karşısında zayıf kalmaktadırlar. Yine internette, geleneksel medyaların vazgeçilmez unsuru olan gatekeeper (eşik bekçisi) olarak nitelendirilen editörlerin olmaması (ya da sınırlı olması) ona, diğer medya unsurlarına oranla daha özgür ve sınırsız bir iletişim ortamı sağlayabilmektedir (Wilcox ve ark. 2005:265, White&Raman 2000:406).
İnternet entegre (bütünleşik) bir medya olması ve bütün diğer iletişim ortamlarını üzerinde toplayabilmesi ona önemli bir avantaj sağlamaktadır. Radyoyu, televizyonu, gazeteyi, mektubu, dergiyi, kısa mesaj imkanını, telefonu, hatta görüntülü telefonu aklımıza gelebilecek bütün iletişim türlerini ve araçlarını bünyesinde barındırmaktadır (Atabek 2003:68).
Gazeteler, dergiler, radyolar ve televizyonlarda uydu aracılığıyla hem yerel hem de global dillerde yayın yapabilmelerine rağmen bu kuruluşların sadece yayıncıların yani medya sahiplerinin ellerinde olduğu ve her bireyin ve kurumun bir medyaya sahip olmasının neredeyse imkansızlığı düşünüldüğünde internetin değil kurumlara, sıradan insanlara bile evrensel iletişim anlamında ne büyük imkanlar sunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yönüyle hem bir kitle iletişim aracı hem de bireysel iletişim aracı olarak kabul edebiliriz.
Siber alemdeki web sayfalarının bazı olumsuz yönlerini de şu şekilde belirtebiliriz. İnternette genelde editörlük sisteminin bulunmaması bazı enformasyon ve haberlerin güvenilirliğini insanların sorgulamasına ve şüphelenmesine neden olmaktadır. Radyo, televizyon ve gazetelerin vazgeçilmezi olan klasik editörlük sisteminin bazı internet kaynaklarında olmaması onları en azından kaynağın güvenilirliği noktasından zayıflatmaktadır. Yine internet ortamında özellikle mali konulardaki bilgilerin kötü amaçlı olarak kullanılması yani insanların korsan sitelere yönlendirilerek (kimlik, kredi kartı ve hesap şifrelerinin kopyalanması gibi yöntemlerle) ekonomik kayıplara uğratılması da internet ortamının güvenilirliğini sorgulatan en önemli unsurlar arasında yer almaktadır.
Özellikle güvenilirlik bağlamında internetin diğer medya araçlarına göre “daha az güvenilir olduğu” genelde kabul gören bir durumdur. Toruk (2007), tarafından çeşitli eğitim seviyesinde bulunan öğrencilerle yapılan bir anket araştırmasında, güvenilirlik bakımından internet, gazete, televizyon ve radyonun arkasından gelmiştir. Fakat bu güvensizlik internetin uçsuz bucaksız ve denetlenemez genel kapsamından kaynaklanmaktadır. Zira siyasal partilerin resmi internet sitelerinde bu güvensizlik olgusunun kullanıcılar üzerinde oluşması olası gözükmemektedir. Amerika’da yapılan bir araştırmada ise özellikle genç nüfus arasında internet daha güvenilir bir medya olarak belirtilmiştir. Yaşı 25’in altında olan genç kesim tarafından internet bir haber kaynağı olarak televizyon ve yazılı basından daha güvenilir bulunmuştur (Yücel 2007). İnternetin güvenilirliği bağlamında farklı ülkelerde farklı sonuçlara erişilebilmektedir.
SİYASAL İLETİŞİMDE İNTERNET KULLANIMININ TARİHSEL SÜRECİ
1992 Başkanlık Seçimleri döneminde Bill Clinton ve Al Gore küçük bir broşürün gördüğü işleve benzer yapıdaki bir Web sitesi oluşturmuşlardı. 1996’de Bob Dole’un ulusal bir televizyon kanalındaki bir canlı yayın tartışmasında Web sitesinin adresini duyurması dikkatleri ve ilgiyi İnternete yöneltmiştir (Tamer, 2000:15). İnternetin siyasal iletişim aracı olarak kullanılması 1996 Amerikan Başkanlık seçimlerinde sınırlı bir etki ile de olsa ilk kez kullanıldığı görülmüştür. İnternet dört yıl sonraki başkanlık seçimlerde ise temel siyasal iletişim araçlarından biri olmayı başarmıştır (Akgün, Keskin & Kalkan 2003:3).
2000 yılından önceki Amerikan Başkanlık seçimi kampanyalarında internet interaktif özelliğe sahip değildi. Web kampanyaları daha çok kaynaktan hedefe ve tek yönlü iletişim amacıyla kullanılıyordu (Stromer-Galley, 2000:112).
İnternetin kapsamlı ve interaktif amaçlı kullanımı 2000 seçimleriyle mümkün olabilmiştir. 2000 Başkanlık Seçimleri sürecinde adaylardan hem George W. Bush’un hem de Al Gore seçim kampanyalarıyla ilgili çok sayıdaki bilgiyi seçmenlere doğrudan sürekli olarak elektronik posta şeklinde göndererek interneti etkili bir mecra olarak kullanmışlardır (Kaid, 2003:677).
ABD’de 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi kampanya lideri Larry Purpuro, e-tren adlı bir yöntemle günde 150 değişik mesajı bir milyon seçmene göndermiştir. ABD’de 2004 yılında yapılan son başkanlık seçimlerinde internet kullanıcısı 110 milyon insanın yüzde 12’si her gün seçimle ilgili bir e-posta göndermiştir. Fransa’daki 2007 başkanlık seçimlerinde başkanlığın önemli adayı Ségolène Royal seçim bütçesinin yüzde 10’unu (2 milyon avro) internet tanıtımına ayırmıştır. Ekim 2006’da 1.5 milyon Fransız blog ve web sitelerde seçimle ilgili araştırma yaparken, bu sayı Mart 2007’de 6 milyona yükselmiştir. Adayların web sitelerinin vitrin olarak kullanıldığı seçimlerde, Nicolas Sarkozy resmi sitesinde 270 bin kayıtlı taraftara sahipken, Royal, e-militan adını verdiği sadece 60 bin kişi toplamıştır (Yücel 2007).
2008’de yapılacak olan ABD’de Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayı olabilmek için sekiz aday adayının Temmuz 2007’de Youtube’ta yaptıkları tartışmalar interaktif özelliğiyle bu alanda bir ilki oluşturmuştur. Tartışmanın en büyük aktörleri başkan adayı olmak için çarpışan iki güçlü isim Barack Obama ve Hillary Clinton’du. Halktan gelen 3,000 kadar sorudan 40’ı seçilip sorulan tartışmada soru soranlar belki de ilk kez video tekniğiyle siber alemde yüz yüze gelmişlerdir. Yine Youtube’da geçen yıl ırkçı ifadeler kullanan bir Cumhuriyetçi adayın gizli video çekimlerini yayınlanmasıyla bu kişi adaylıktan çekilmek zorunda kalmıştır (Tunç 2007).
Türkiye’de siyasal partilerin internet sayfalarını oluşturmalarının mazisi fazla gerilere gitmez. İnternetle ilk buluşan parti DYP olmuştur. Fakat bu kullanım da Batı’daki ilk örnekleri gibi interaktif iletişim amacı taşımaktan uzaktı.
Türkiye’de internet teknolojisi siyasal iletişim alanında ve özellikle seçim kampanyalarında 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle girmiştir. Partiler 2002 yılına kadar her ne kadar internet sitelerini kursalar da web iletişimi bu döneme kadar sınırlı bir ölçüde kullanılabilmiştir (Aktaş 2004:216). ANAP’ın internet teknolojisini diğer partilere göre daha etkin kullanması bu partinin oylarına olumlu etki yapmamış ve parti 2002 seçimlerinde tarihinin en düşük oy yüzdesini almıştır.
Bilindiği gibi 2007 seçimlerinde Televizyon ve radyodan siyasal reklam yapılması Yüksek Seçim Kurulu’nca yasaklanmıştır. Bu yüzden parti ve adaylar mesajlarını Açıkhava mecraları, gazeteler ve internet gibi kitle iletişim araçlarıyla yapmak durumunda kalmışlardır. Seçimlere Adana’da bağımsız katılan bir aday olan Abdurrahman Boztaş ‘Biz fırıldak değiliz’ sloganıyla yapılan siyasal reklam filmi Youtube internet sitesinde 290 bin kez izlenmiştir. Bu reyting rakamlarına ulaşmasının olası en büyük nedeni medya aracılığıyla bu adayın filmine dikkat çekilmesinden hatta biraz da komiklik olsun diye duyurulmasındandır. Üstelik bu reyting bu adaya oy olarak yansımamış aldığı yüz civarında oyla aday seçilememiştir. Bu örneklerden bir sonuca varmak gerekirse internet, milyonlarca dolar yatırarak geleneksel medya organlarına sahip olan patronların aksine, sıradan insanlara çok daha ucuza kendi medyasına sahip olmak ve sesini milyonlara duyurma imkanı sağlamaktadır. İnternetle yükselmek ve inişe geçmek çok kolay hale gelmiştir. Ayrıca internetin siyasal iletişim medyası olarak her geçen gün daha çok önem kazanacağını siyasi kampanyaların belki de en önemli unsuru haline geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.