Doç. Dr. Yalçın Akdoğan
Siyaset hükümet etme, halkın idare edilmesi, kamusal ve siyasal alanın düzenlenmesi, uzlaşma-uyum-müzakere ile siyasal kararların alınması, siyasi iktidarın ele geçirilmesi mücadelesi, siyasi iktidar üzerinden kaynakların, değer ve sembollerin dağıtılması gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Siyaset karar alma, iktidara gelme, iktidarı kullanma, iktidar üzerinden hayatın idari, siyasi, ekonomik, kültürel boyutlarını düzenleme, ülke ve toplum idaresi kavramları etrafında döner.

David Easton’a göre siyaset değer ve imkanların iktidar tarafından dağıtılmasıdır.(1)
İktidar istediğini yaptırabilme gücüdür. (2) Harold Laswell, Siyaset kitabında siyaseti, “kimin, nerede, ne zaman, ne elde edeceğinin belirlenmesi”(3) şeklinde, Marx ise Komünist Manifesto’da “siyasi gücü sadece organize bir sınıfın diğerleri üzerinde baskı kurması” olarak tanımlar.
İngiliz Lord Butler siyaset “mümkün olanın sanatıdır”, İngiliz Devlet adamı Benjamin d’İsraili “insanları aldatma yoluyla yönetme sanatıdır” der. Hitler, politikayı “bir milletin dünyadaki varlık mücadelesini yürütme sanatı” olarak tanımlar. (4)
Siyaset, grupların kolektif kararları oluşturma sürecidir. (5)
Göymen’e göre siyaset, bir dizi amaca varmak maksadıyla, kaynak kullanımında öncelikleri belirlemek ve tüm bunları sağlamak amacı ile karar alma süreçlerini işleterek güç kullanmak anlamına gelir.(6)
Siyasetin amacı insanları idare etmek, iktidarı kullanmak, halk ve kaynaklar üzerinde hakimiyet kurmak değil; insanların mutluluğunu, refah ve kalkınmasını sağlamak, sosyal adalet ve dayanışmayı gerçekleştirmektir.
Siyaset ile eş anlamlı olarak kullanılan politika eski Yunan’da ‘şehir’ anlamına gelen ‘polis’ kelimesinden türetilmiştir. Bir siyasi topluluk ve şehir devletiyle ilgili işler anlamına gelir. (7)
Siyasetin temelinin şehirden ve şehir yönetiminden doğduğu görüşü aslında yerel siyasetin tanımlanması açısından da anlam taşımaktadır. Yerel siyasetin şehir ve şehir yönetimi çerçevesinde taşıdığı anlam ile siyasetin ilk doğuşunda şehir yönetiminden filizlenmesi çok manidardır. Yerel siyaset ve yerel demokrasinin genel siyasetin temeli olduğu yaklaşımı, siyaset kavramının yerel doğasıyla da örtüşmektedir.
Yerel siyaset denilince ilk akla gelen yerel ölçekte yapılan siyasettir. Ölçek ve kapsam olarak bakıldığında yerel siyaset merkezi kamu yönetiminin taşra kuruluşları ve il temsilcilikleri, ulusal siyasetin taşra ve il (ve altı) teşkilatları, yerel yönetimler gelmektedir. Yerel siyasete mekan ve bağlam üzerinden bakıldığında temel olgu şehir ve şehir yönetimidir. Şehirle ilgili her türlü idari birim, şehir üzerinde çalışan her türlü sivil ve özel kuruluş, şehir düzeyinde faaliyet gösteren medya ve diğer yerel düzeyli (dernek, vakıf gibi) kuruluşlardır. Yerel siyasetin konusu ise şehir, şehir halkı, şehir yönetimi, şehir yaşamı ve şehir düzeyindeki sorunlardır.
Yerel siyaset şehir ölçeğinde faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşların, şehir ve şehir halkına ait sorun ve konuları ele alarak sürdürdükleri bir yerel iktidar mücadelesi; yerel düzeydeki kaynak ve imkanların kullanılarak, yerel ölçekteki vatandaşların mutluluk, refah ve adaletini sağlamak üzere yerel iktidar ve otorite üzerinden yerel toplumu idare etme sanatıdır.
Yerel iktidarın ana unsurları şunlardır: Birincisi merkezi yönetimin yerel temsilcilikleri (valilik, kaymakamlık, muhtarlık) ve il özel idaresi; ikincisi mahalli idare (belediye başkanlığı) ve belediye meclisi; üçüncüsü kamu kurumlarının taşra teşkilatları.
Yerel siyasetin özneleri ise partilerin şehir düzeyindeki teşkilat ve temsilcilikleri, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri, ulusal ölçekli sivil toplum kuruluşlarının yerel temsilcilikleri ve yerel düzeyli sivil örgütler, medya kuruluşlarının temsilcilikleri ve yerel medya grupları, yerelde bulunan kanaat önderleri, sermaye ve sendika mensupları, eşraf, esnaf ve vatandaşlardır.

Şehir
Yerel siyasetin merkezi kavramları şehir ve şehir yönetimidir. İlk şehirler Mezopotamya’da, Nil civarında çıkmıştır.(8) Şehir hayatının oluşabilmesi için ekolojik temel, teknoloji ve karmaşık sosyal organizasyonların gerektiğini dile getiren Sjoberg, bu koşulların oluştuğu Mezopotamya’da MÖ. 4000-3500 yıllarında ilk şehirlerin görüldüğünü belirtir. (9)
Şehir, uygarlığın beşiğidir. Spengler’den Hugo’ya, İbn-i Haldun’dan günümüz düşünürlerine kadar pek çok insan, kente entelektüel uğraşıların ilk koşullarını oluşturan ve özgürlük ve demokrasinin doğmasını, gelişmesini sağlayan yerleşim yerleri olarak bakmıştır.(10)
Demokrasiyi Antik Yunan’a götüren düşünürler, demokrasi ile eski Yunan’daki şehir arasında ilişki kurarlar.(11)
Şehir devletinin yönetimi ve şehir halkının günlük hayatını düzenleme anlamında ortaya site rejimleri çıkmıştır. Site rejimi, Milattan önce 1500-1000’li yıllarda başlar. Sümerler, Babiller, Etiler, İbraniler gibi pek çok kavimde görülmesine rağmen eski Yunan, özellikle Atina Sitesi demokrasiyi en çok yaşamış ve düşünmüş olanıydı. (12)
John Stuart Mill yerel özerklik ve yerel demokrasi kavramları üzerinde duran bir liberal kuramcıdır. Mill yerel yönetimlerin demokratikleşmedeki önemine ve gereğine vurgu yapar, “halk vergi ödüyorsa, ulusal düzeyde olduğu kadar yerel düzeyde de söz hakkı olmalı” diyerek yerel düzeyde halkın yönetime katılmasıyla yönetimin etkin hale gelebileceğini söyler. (13)
Modernleşme, sekülerizm ve liberalizm konularında çalışan Alexis Tocqueville yerel yönetimleri “demokrasinin okulu” olarak adlandırır. (14)
Türkiye’de yerel yönetimlerin doğuşunun tarihi çok eskilere gitmez.
1850 sonrasında belediyeler tepeden inme bir kurum olarak doğmuştur. Tanzimat dönemi devlet adamları da bu dönemde siyasal katılma, eşitlik, yerel demokrasi gibi amaçlarla yerel yönetimleri oluşturmamışlardır. (15)
Şerif Mardin’in merkez-çevre ekseninde tanımladığı iktidar ilişkileri Osmanlı’da güçlü merkezi bir yapı ile güçsüz, etkilenen, yönlendirilen, çoğu zaman potansiyel bir tehdit ve sıkıntı olarak görülen çevre arasında geçmiştir. Merkeziyetçi ve adem-i merkeziyetçi anlayışların tartışıldığı dönemlerde Osmanlı’da gücünü korumak ve sürdürmek isteyen, ancak hantallığı sebebiyle temsil ve meşruiyet krizine giren bir merkez vardır. Meşrutiyet’in ilanı, sonrasında yaşanan gelişmeler ve Cumhuriyet’in kurulması merkez-çevre ilişkilerini yeni bir boyuta taşımıştır.
Tek partili dönemde belediyeler sadece belli alanlarla ilgili bir hizmet kuruluşu olarak algılanarak merkezi yönetimin atadığı başkanlarca yönetilmiş ve yerel halkın pek önemli olmayan ihtiyaçlarını karşılamıştır. (16)
Türkiye’de belediyelerin güç kazanması çok partili hayatta demokratikleşme adımlarıyla paralel olarak gerçekleşmiştir.

Yerel siyasal meşruiyet
Yerel siyasette meşruiyet kavramı, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
Siyasal meşruiyet kavramı üzerinde bir çok yazar durmuştur. David Easton siyasal meşruiyetin üç kaynağı olduğunu söyler: İdeoloji, siyasal iktidarı elinde tutan liderlerin kişisel nitelikleri, normların toplum tarafından benimsenmesi. (17)
Klasik meşruiyet kaynakları din, mitoloji, gelenek ve karizmadır.
Yerel siyasal meşruiyeti şu unsurlarla tanımlayabiliriz:
1. İktidara gelme yöntemi. Yerel yönetimlerde ve yerel otoritelerde iktidara nasıl gelindiği, hangi yöntem ve usüllerin olduğu temel bir meşruiyet meselesidir. Demokratik yöntemler, adil bir seçim, usül ve prosedürlere uygunluk yerel iktidarlara gelme ve gitme şartlarını oluşturur.
2. İdeoloji ve dünya görüşü. Yerel iktidara gelen parti, grup veya kişilerin dünya görüşü, siyasal tasarımı, vizyonu, ortaya koyduğu yönetme usül ve esasları, toplumu algılama biçimi siyasal meşruiyetin önemli bir boyutudur.
3. Halkın rızası. Yöneticinin halkın tasvibini alması, milli iradeye dayanması, toplumsal kabul görmesi meşruiyetin ana esasıdır.
4. Hukuki meşruiyet. İktidarı kullanan kişilerin anayasal ve yasal düzene uygun hareket etmesi, hukuk devleti normlarından sapmaması, iş ve işlemlerinde kanuna aykırılık taşımaması siyasal meşruiyetin hukuki dayanaklarını oluşturur.
5. Ulusal ve uluslararası meşruiyet. Yerel düzeydeki yönetimin ulusal ve uluslararası düzen tarafından kabul görmesi, benimsenmesi, dışlanmaması, sürece dahil edilmesi sistemin işlerliği açısından önemlidir.
Bu unsurlarla birlikte yerel siyasal meşruiyetin oluşmasında iş dünyasının, sivil örgütlerin ve medya gücünün bakış açısı ve etkisi de meşruiyetin oluşumunda değerlendirilmesi gereken hususlardır.
Siyasal meşruiyet ile yerel siyasi aktörlerin kurumsallaşması arasında da bir ilişki sözkonusudur. Kurumsallaşma istikrar, toplumsal köklerin sağlamlığı, partilerin meşruiyeti ve parti örgütünün sağlamlığı ile ortaya çıkar. (18)
Yerel siyasette ekonomik faktörlerin, etnik ve mezhebi kabullerin, feodal ilişlerin ve kültürel faktörlerin de etkileri vardır.
Bir şehirde ekonomik hayatta büyük etkisi olan bir kurum veya şirketin yerel siyasette ana aktör haline gelebildiği görülmüştür. Örneğin Jet-Pa şirketinin Siirt siyaseti üzerinde, Yimpaş’ın Kırıkkale siyaseti üzerinde önemli etkileri olmuştur. Bu şirketlerin temsilcilerinin milletvekilliği ve belediye başkanlığı seçimlerindeki etkisi ekonominin siyaset üzerindeki belirginliğini göstermiştir.
Etnik temelli anlayışların yerel siyaset üzerindeki etkisi özellikle Güneydoğu illerinde kendisini ortaya koymaktadır. DTP’nin bir çok il ve ilçede bağımsız milletvekili çıkarabilmesi ve belediyeleri alabilmesi etnik mensubiyetin yerel siyaset üzerindeki etkisinin tezahürüdür.
Mezhebin ise özellikle Tunceli siyaseti üzerindeki etkisi bilinmektedir.
Muhafazakar siyasal kültürün Konya ve Kayseri gibi illerdeki hakimiyeti uzun zamandır kendisini hissettirmektedir.
Ağalık ve şeyhlik gibi olguların özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yerel siyasete doğrudan etki yaptığı da görülmüştür.

Katılım ve iyi yönetişim
Yerel demokrasinin güçlenmesi için yerel yönetimlerin özerk bir yapıya kavuşması, yetkilerinin ve mali imkanlarının artırılması, iyi yönetişimi esas alması, katılım mekanizmalarını geliştirmesi, ahlaki ölçütleri kurumsallaştırması, diğer kurum ve kuruluşlarla uyum ve iyi koordinasyon temelinde ilişki geliştirmesi, toplam kalite yönetimini esas alması ve iç işleyişinde çağdaş yönetim teknikleri kadar demokratik ilkeleri de uygulamaya geçirmesi gerekir.
Avrupa Yerel Yönetim Özerkli Şartı’nın 3. maddesinin 1. fıkrasına göre “özerk yerel yönetim” kavramı yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır. Bu hak, doğrudan, eşit ve genel oya dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen meclisler veya kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır. (19)
Modern yerel yönetimler anlayışı yönetişim kavramını öne çıkarmaktadır. Yönetişim, bir otoritenin halkın menfaatlerini öne çıkaran bir yaklaşımla katılımcılığı, açıklığı ve şeffaflığı benimsemesi, sahip olunan kaynakların, grupların kendi menfaat ve önceliklerini belirlemelerine imkan tanınarak dağıtılmasının ve yönetilmesinin sağlanması anlamına gelmektedir.
İyi yönetişim bir yönetimin ulaşılabilir, hesap verebilir, tahmin edilebilir, katılımcı ve şeffaf olması anlamına gelir. (20)
Yerel siyasette katılım olgusu çoğunlukla şehir yönetiminde ve mahalli idarelerle ilgili işlerde şehirdeki aktörlerin sürece dahil edilmesi ve bunun bir mekanizmayla kurumsallaşması anlamında kullanılır.
Kent konseyleri, seçilmiş yerel yönetim organlarının çalışmalarına halk katılımın ve denetimini sağlamak için, en alt düzeydeki yerel yönetim biriminden (mahalle/köy) yukarıya doğru örgütlenerek demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve uzmanların da katılımıyla oluşturulan meclislerdir. (21)
5393 sayılı Bel. Kanununa göre Kent konseyi kent yaşamında kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır. Belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar. Kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir. (Madde 76)

Sonuç olarak; yerel siyaset ilgilendiği konular itibariyle şehir, şehir halkı, şehir yaşamı, şehir sorunları etrafında dönse de, bunların ulusal bağlamdan kopuk düşünülmesi mümkün değildir. Yerel siyasi aktörler de bir şekilde merkezi aktörlerin etkisi ve yönlendirmesi altındadır. Yerel siyasi aktörlerin belirlenme şekli, merkez-yerel ilişkilerinin mahiyeti, sorunların ulusal-yerel düzlemdeki durumu yerel siyasetin gelişimi açısından değerlendirilmeye alınması gereken konulardır. Demokrasinin gelişimi açısından yerel demokrasinin ve yerel siyasetin güçlenmesi gerektiği kesindir. Sorunların ortaya çıktığı noktada, mahallinde çözümü için mahalli idarelerin güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesi de gerekmektedir.
Yerel siyasetin kurumsallaşması ve güçlenmesi, ulusal siyasetin kurumsallaşması, istikrara kavuşması ve güçlenmesiyle doğrudan ilişkilidir.
Kaynak: http://www.yerelsiyaset.com/v2/index.php?goster=ayrinti&id=861

Notlar:
1. Laswell, Politics, Who Gets What, When, How, Ohao: Meridian, 1958, ilk yayım 1936. Türköne, M. Siyaset, Ed. Ankara, Lotus, 2003. s. 7.
2. Türköne, age., s. 36.
3. Türköne, age., s. 10.
4. Flew, Antony. “Politics”, Nigel Ashford ve Stephen Davies (ed) A Dictionary of Conservative and Libertarian Thought, London, Routledge, 1991, s. 200. Aktaran: Yayla, Atilla, Siyaset Teorisine Giriş, Ankara, Liberte Yayınları, 2. baskı 2002.
5. Hague, R. Harrop ve Shaun Nreslin, Comperative Goverment and Politics: An Introduction, London Macmillan, 1992, s. 3. Aktaran: Yayla, age., s. 4.
6. Göymen, Korel. “Yerel Siyaset Üzerine”, Yerel Siyaset Dergisi, Ocak 2006, s. 27.
7. Türköne, age., s. 4.
8.Gioden, Sjoberg. The Preindustrial City-Past and Present, The Free Pres, New York 1965, s. 25. Aktaran: Görmez, age., s. 20.
9. Sjoberg, age, 27, Görmez, age., s. 20.
10. Baker, Benjamin. Urban Government, D. Von Nostrond Company, 1957, s. 3. Görmez, age., s. 21.
11. Winter, William. The Urban Polity, New York, 1969, s. 33. Görmez, age., s. 21.
12. Bumin, Kürşat. Demokrasi Arayışında Kent, Ankara 1986, s. 8. Görmez, age., s. 23.
13. Hill, Dilys M. Demokratic Theory and Local Government, London 1974, s. 23. Görmez, age., s. 31.
14. Keleş R. Yerel Yönetimler, Ankara, 1983, s. 29. Görmez, age., s. 32.
15. Ortaylı, İlber. Tanzimattan Cumhuriyete Yerel Yönetim Gerçeği, İstanbul, 1985, s. 20-21. Görmez, age., s. 13.
16. Görmez, age., s. 13.
17. Türköne, age., s. 46.
18. Türköne, age., s. 265.
19. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/aas_122.html
20. Coşkun, Recai. Kent ve İnsan, Yerel Siyaset Çözümlemeleri, İstanbul, Plato Yayınları, 2007, s. 30.
21. Kaya, E ve Şentürk, H. Muhafazakar Demokraside Yerel Yönetim Vizyonu, E, kaya, H. Şentürk. Plato 2007, s. 48.