Siyasette hesaplar yerel seçimlere göre yapılmaya başlandı. İktidar partisine açılan kapatma davasının sonucuna göre normal zamanından daha erken yapılma ihtimali de olan yerel seçimler, sadece belediye başkanlarının veya meclis üyelerinin kim olacağını tayin etmeyecek, bana göre Türk siyasetinin bundan sonraki rotasının çerçevesini de belirleyecek.
Özellikle 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde barajın altında alan partiler için yerel seçimler daha büyük önem taşıyor. Genel seçimlerden daha az oy alınması, bu partilerin işini gelecek için iyice zorlaştıracaktır. Aynı şey, Meclis’te bulunan muhalefet partileri için de geçerli; ellerindeki belediyelerin kaybedilmesi büyük bir motivasyon kaybına yol açacaktır. Hakeza iktidar partisi de yerel seçimlerde, genel seçimlerde aldığı oydan daha fazlasını almaz ise başarısız sayılacaktır.
Nereden bakarsanız bakın, bütün partiler için yerel seçimlerde varlık gösterebilmek, oylarını ve belediye başkanlıklarını artırmak temel hedef… Yoksa hepsini de çeşitli sıkıntılar, parti içi hesaplaşmalar, parti dışından müdahaleler, koltukların sallanma tehlikesi bekliyor…
Seçimlerde başarılı olmanın kilit noktası ise seçmenler… Seçmenin nasıl oy verdiğini iyi analiz etmek, seçmen davranışını doğru okumak, kısaca seçmeni tanımak gerekiyor ki, oy getirebilecek politikalar üretilebilsin, seçmen ikna edilebilsin.
“Oy verme davranışı” araştırmalarında ortaya çıkan çok önemli bir gerçek var: Türkiye’de seçmenler siyasete olan ilgilerini giderek kaybediyorlar ve siyaset kurumuna yönelik güven duygularında önemli oranda azalma gözleniyor.
Siyasal partilerin faaliyetlerini, politikalarını ve gelecek vizyonlarını doğrudan etkileyecek bu sorunun öncelikle çözülmesi; seçmenlerin Türk siyaset hayatına yönelik olumsuz görüş ve düşüncelerinin ortadan kaldırılması, güvensizlik ortamının giderilmesi, seçmenlerin siyasal bilgi ve ilgisinin artırılması gerekiyor.
Seçimlerde oy vermeyi, siyasal katılım için yeterli görmek imkansızdır. Seçmenlerin oy verirken doğru karar verebilmeleri, milli iradenin tecellisi açısından da büyük önem taşımaktadır. Doğru ve sağlıklı kararlar verebilmek için de yeterli düzeyde enformasyona ihtiyaç vardır. Güvenilir siyasal bilgi kaynaklarının artması, seçmenin siyasete ilgisinin artmasına, oy verirken daha fazla seçenek içinden seçim yapmasına imkan tanıyacaktır.
Türkiye’de seçmenlerin oy verme davranışlarına yönelik olarak yapılan araştırmalardan benim çıkarttığım sonuçları, özet ifadelerle sizlerle paylaşmak istiyorum:
– Türk seçmeni siyasal katılım kanalı olarak en çok “oy verme” işlemini kullanıyor. Yani oy vererek yurttaşlık görevini yaptığına inanıyor.
– Türk seçmeni medyada yer alan siyasi haberleri yakından izliyor. Özellikle seçim dönemlerinde oy verme davranışına medyada yer alan haberler doğrudan etki ediyor.
– Türk seçmeni siyasal arenada aktif bir rol almak yerine, saha kenarından seyretmeyi daha çok seviyor.
– Seçmenlerin yarıdan fazlası, oyu ile ülkenin geleceğinde etkili olabileceğine inanıyor. Her dört seçmenden birinin “ceza almamak” için oy kullanması ise dikkat çekiyor. Bu oranın fazlalığı, siyasete karşı ilgisiz ve duyarsız önemli bir kitlenin varlığına işaret ediyor.
– Her üç seçmenden biri, kendi düşüncesini temsil eden, tam istediği gibi bir parti bulamamaktan yakınıyor. Her dört seçmenden üçü ise “desteklediği partinin iktidara gelmesi için” oy kullanıyor.
– Türk seçmeninin “oy verme önceliğinde” parti programının siyasal görüşüyle uyuşması birinci sırada yer alıyor. Bunu, lidere duyulan güven ve inanç, partinin seçimlerdeki adayları ve yakın çevrenin parti tercihi gibi etkenler izliyor.
– Seçmenler oy verirken hükümetin ekonomik performansını da göz önünde bulunduruyorlar. Seçmenler oylarının yönünü belirlerken özellikle hükümetin son bir yılını göz önüne alıyorlar.
– Seçmenler bir önceki seçimde oy verdikleri partiye yeniden oy verme eğilimi de gösteriyorlar. Ama bu desteklerinin sürekliliği bulunmuyor, desteklerini geri çektikleri de gözleniyor.
– Seçmenler seçimlerde gözü kapalı oy vermek yerine destekleyecekleri adayları yakından tanımak istiyorlar.
Türkiye’de seçmenlere yönelik olarak daha fazla araştırma yapılmasına büyük ihtiyaç vardır. Seçmenlerin oy verme davranışının tüm boyutlarıyla analiz edilmesi, ortaya konulması, siyasal partilerimizin hedef kitlelerine doğru stratejilerle ulaşmasını sağlayacaktır.
“Seçmeni tanımadan, seçim kazanmanın imkansız olduğu” artık bilinmelidir.