Küreselleşme sürecinin iletişim ve bilişim teknolojilerinde gerçekleştirdiği hızlı değişim ve kurumların/şirketlerin küresel rekabet ortamında başarılı olabilmek için gösterdikleri yoğun çabalar, halkla ilişkiler yönetiminin stratejik gücünü açığa çıkarmış, önemini büyük oranda artırmıştır.

Aynı üretim araçlarını kullanan, benzer pazarlarda faaliyet gösteren ve yakın hedef kitlelere hitap eden kurumların/işletmelerin giderek “farklılaşmaları” güçleşmekte, kendilerini hedef kitlelerine beğendirmek, onların dikkatini çekebilmek için eskiye oranla çok daha fazla çaba harcamak zorunda kalmaktadırlar.

Kurumlar/işletmeler ürettikleri ürünler ve verdikleri hizmetlerden çok artık kurumsal kimlikleri, kurum kültürleri, imajları ve halkla kurdukları ilişki biçimleriyle farklılık oluşturmakta, rekabet üstünlüğü sağlamaktadır.

Küresel rekabet ortamında kurumları ayakta tutan en önemli faktör kamuoyunda oluşturdukları güven ve itibarlarıdır. Güven oluşturmak, kurumların başarmakta en çok zorlandıkları konuların başında yer almaktadır. Yine itibar kazanmak ve kazanılan itibarı korumak da kurumlar için zorlu bir süreci, sabırla ve kararlılıkla yönetebilmek anlamına gelmektedir.

Stratejik bir yönetim fonksiyonu haline gelen halkla ilişkiler, kurumun hedef kitlesinin davranışlarını yakından inceleme, araştırma, analiz etme, sonuçlarını yönetim ile paylaşma görevlerini üstlenmektedir. Kurumun ihtiyaç duyduğu araştırmaların yapılmasını ve araştırma sonuçlarını geleceğe yönelik hazırlanan planlarda kullanılmasını sağlayan halkla ilişkiler yönetimi, kurumun kitle iletişim araçları ile sağlıklı bir ilişki kurmasından da sorumludur. Yönetimin ayrılmaz bir parçası haline gelen halkla ilişkiler, kurumun imajının ve itibarının yönetilmesi konusunda da çok önemli katkılar sunmaktadır.

Kurumların hedef kitlelerinin istek ve beklentilerini detaylı bir şekilde öğrenmeleri ve bu istekler doğrultusunda politika geliştirmeleri, hizmet sunmaları, günümüz dünyasının artık kaçınılmaz bir gerçeğidir. Bu görev de halkla ilişkiler yönetiminin sorumluluklarından birini oluşturmaktadır.

Günümüzde hedef kitleleri ile iyi iletişim kuramayan, onları yakından tanımayan, onların güvenini kazanamayan kurumların, uzun vadeli başarılara imza atması mümkün gözükmemektedir. Çünkü küresel ekonomik düzen, beraberinde pek çok riskleri de getirmekte, küresel krizler kurumları çok ciddi etkilemekte, hatta sarsmaktadır.

Kurumları kriz ortamlarında ayakta tutacak tek şey ise hedef kitleleri ile kurdukları etkili ve sağlıklı iletişim olmaktadır. Kamuoyunda ve hedef kitleleri nezdinde güvenilir, itibarlı ve saygın bir imaj oluşturan kurumlar, krizlerden daha az etkilenmekte, eski normal hallerine daha çabuk dönebilmektedir. Kriz dönemlerinde hedef kitlelerin kendileri ile iyi iletişim kuran, saygı duyan, güven veren kurumlara sahip çıktıkları gözlenmektedir. 

Kamuoyu ve hedef kitle ile kurum arasındaki bağı kuran stratejik araç, halkla ilişkiler yönetimidir. Gelişen iletişim ve bilişim teknolojisi sayesinde bu bağın daha güçlü ve sağlam kurulabilmesinin artık yeni yöntem ve araçları vardır.
Dr. Abdullah Özkan’ın kaleme aldığı bu çalışma, halkla ilişkiler yönetiminin kurumlarımız/işletmelerimiz için ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmanın yanı sıra; gelişen yeni teknik, yöntem ve araçlar ile etkili ve başarılı sonuçlar alabilmenin yollarına da işaret ediyor.

Halkla ilişkiler yönetimi etkili bir şekilde kullanıldığında sadece kurumlarımızın/işletmelerimizin kalkınması ve gelişmesine değil, aynı zamanda ülkemizin refahına, mutluluğuna ve aydınlık geleceğine de çok önemli katkılarda bulunacaktır.

Kitabın Yazarı: Dr. Abdullah Özkan
Yayınevi: İstanbul Ticaret Odası Yayınları
Kitapla ilgili iletişim numarası: (0. 212. 455 63 29)