Illinois-Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Ali T. Akarca’nın uzmanlık alanı Türkiye’de seçmen davranışlarını ekonometrik metodlarla incelemek. 1950’den beri genel ve yerel seçimleri enine boyuna araştıran Akarca, Hürriyet Gazetesi’nden Yorgo Kırbaki’nin Türkiye’de seçimler ve seçmenlerle ilgili sorularını yanıtladı. Prof. Akarca’nın ilginç saptamalarını ilginize sunuyoruz:

Türk seçmenin profili nedir?

– Aynı Avrupalı ve Amerikalı seçmen gibi davranıyor. Büyük bir bölümü bir önceki seçimde oy verdiği siyasi partiye oy veriyor. Türk seçmen dünya görüşüne uyan ve ekonomik menfaatlerini koruduğuna inandıgı partiyi tutuyor. Ama hepsi öyle değil. İktidar partisi taraftarlarının yüzde 14 kadarı iktidarın gücünü dengelemek için “stratejik oy” kullanıyor. Yani oyunu başka bir partiye kaydırıyor. Yerel seçimlerde “stratejik oy” oranı yüzde 20’ye çıkıyor. Bir de “yeniden düzenleme” olan dönemler var. Bu Türk demokrasi tarihinde iki kez yaşandı. Biri 1946-1954 diğeri de 1999-2007 arasinda. Seçmen 1950 ve 2002 seçimlerinde “bir önceki seçimde oy verdiğim parti artık beni temsil etmiyor” dedi. Oy kaymaları bir sonraki genel seçimde de devam etti.

Ekonomi seçimleri ne kadar etkiliyor?

– Türk seçmeni hükümetin ekonomik performansını değerlendirirken sadece seçimden önceki bir yılı kaale alıyor. Bu süre esnasında kişi başına reel gelirde görülen 1 puanlık büyüme iktidar partisi oylarını 0.77 puan arttırıyor. Buna karşılık enflasyondaki 1 puanlık yükselme oylarını 0.12 puan düşürüyor. Seçmenlerin büyümeye enflasyondan daha fazla ağırlık vermeleri ve bir yıldan geriye bakmamaları hükümetlerin seçim ekonomisi uygulamarını teşvik ediyor. Tabii işin içine bir sürü başka faktör de giriyor. İktidarda olmanın yıpranma payı var. Buna karşılık, televizyonu kullanmak, kaynak transfer etmek gibi, iktidar olmanın avantajları da bulunuyor. İktidar olmanın avantajı o partinin oylarına 7.9 puanlık bir katkı sağlıyor.

2007 genel seçimleri ile ilgili tahminleriniz tutmuş muydu?

– Hayır. AK Parti için yüzde 40 civarında oy tahmin etmiştim. 2007 seçimlerinde az önce bahsettiğim yeniden düzenleme olayı yaşandı. Ancak tahminim pek çok anket çalişmasından daha yakındı.

Ya 2009 yerel seçimlerini?

– O seçimden önce İktisat İşletme ve Finans dergisinde yayınlanan bir makalemde AK Parti’nin yüzde 39.9 almasının beklenmesi gerektiğini belirtmiştim. Sayet seçimden iki gün sonra açıklanan milli gelir sayılarını kullanabilmiş olsaydım, tahminim daha da yakin çıkacaktı. Ayrica benim gayem tahminden çok açıklamak. O çalışmamda şayet 2007’deki ekonomik koşullar 2009’da da olsaydı AKP’nin yerel seçimlerde 4.2 puan daha fazla oy alacağını hesaplamıştım.

Peki 2011 seçimleri için tahmininiz?

– Eğer bugünkü ekonomik gelişmelerin devam edeceğini, gelecek seçim öncesi ekonomik durumun 2007 seçimleri öncesindeki gibi olacağını varsayarsak ve çok olağanüstü bir olay da yaşanmazsa, AK Parti yüzde 39 civarında oy alır sanıyorum.

Koalisyon hükümeti ihtimali?

– Türk seçmenin tercihi tek partili iktidardan yana. Dolayısıyla, Türkiye’de koalisyon ortamı oluşursa bu da AK Parti’ye yarar.