“Hilmi Ziya Ülken’e göre batılaşmanın aydınlarca benimsenmesiyle batıcılık hareketi topluma girmeye başlamıştır. Ülken bu dönemi, Tanzimat ruhunun devletten halka geçişi, yukarıdan aşağıya inişi olarak nitelendirir. Bu yeni aşamada sınırlı bir çevrede kalan batıcılık hareketinin topluma girmeye başladığını gösterir. Batılaşmanın yalnız kanun şekilciliğinde kalmayarak, fikre ve öze nüfuz etmesi istekleri bu suretle uyanmıştır. Ülken batılaşma eylemini değerlendirirken, bu eylemlerin toplumsal sınıflardan gelmeyip, yukarıdan yöneticilerce başlatılıp geliştirilmesini, bu eylemin başarısızlığında en önemli etkenlerden biri olarak görür.
Ülken’e göre batı, bütün toplumsal hareketler, reformlar, devrimler, halktan, aydından, toplumsal sınıflardan gelir. Osmanlı toplumunda bunlar daima yukarıdan saray ve ordudan gelmiştir. Siyasi otorite, kendisinin en iyi, en doğru düşündüğüne inandığı ve kimsenin fikrine danışmadığı için, girişim yalnız oradan gelince uygulama olanağı bulmuş, aydın da yalnız siyasi otoriterin dediklerini onayladığı veya onun hoşuna gidecek şeyler söylediği zaman eyleme ulaşabilmiştir. Böyle bir davranış ise aslında baskının devamı demektir. Bu ise siyasi otoriteye bir yandan aşiret reisliği geleneğinden, bir yandan da fanatizm zihniyetinin kalıntısından gelmektedir. Toplumsal sınıfların ve mesleklerin bilinci artarak bu zihniyetle savaştıkça ondan kurtulmak mümkün olacaktır…”
Yrd. Doç. Dr. Bekir KOCADAŞ’ın Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayınlanan (Sayı:1/2008) makalesinin tam metnine, aşağıdaki başlığın üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz: