18 inci yüzyıldan itibaren teorik temeli oluşan “sivil toplum” kavramının “devlet”le olan ilişkisinin gelişim sürecindeki konumunu tespit ederek yerel yönetimler açısından bir değerlendirmesini yapmak büyük önem kazanmıştır. Demokratik yönetim anlayışında; halkın yönetsel işleyişe aktif katılımının sağlanması, yerel yönetimlerin demokratik ve katılımcı mekanizmalarla donatılması gereği yanında, halkın da örgütlü bir yapı sergilemesine bağlanmıştır. Bu örgütlü yapı dünyada ve Türkiye’de çeşitli adlarla tanımlanmaktadır; Avrupa ve Amerika’dan sonra Türkiye’de de etkili bir güç odağı haline gelmeye çalışan Sivil Toplum Kuruluşları (STK); yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra “beşinci güç”, kamu ve özel kesimden sonra “üçüncü sektör” olarak tarif edilir hale gelmiştir.
Bu açıdan etkinliği oldukça artan STK’ların örgütlü katılımı sağlamadaki başarılı çalışmaları yerel yönetimlerin gündeminde önemli yer teşkil etmeye başlamıştır. Diğer bir ifadeyle, yerel yönetimlerin yerel hizmetleri karşılamada yaşadığı sorunların yerel katılım olmadan çözülemeyeceğinin anlaşılmasından sonra yerel yönetim anlayışlarında da değişim gerçekleşmektedir. Bu nedenle son yıllarda yerel hizmetlerin yerine getirilişinde daha çok katılım ve yönetişim gündeme gelmiş, sivil toplum kuruluşlarına maddi – manevi katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada; demokrasi, katılım ve yönetişim kavramlarının yerel boyutta ele alınması ile birlikte yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşlarının gelişmiş işbirliği incelenmiştir.
Sayıştay Denetçisi Emre Okutan’ın Sayıştay Dergisi’nde (Sayı:71) yayınlanan makalesinin tam metnine başlığın üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz:
YEREL YÖNETİMLER VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN GELİŞMİŞ İŞBİRLİĞİ: İNGİLTERE ÖRNEĞİ