Dr. Gökçen Başaran İnce
“Toplumsal hafıza kavramı, akademik bir ilgi alanı olmanın dışında “geçmişle hesaplaşma, geçmişle yüzleşme” başlıkları altında gündelik hayatı etkileyen ve geçmişi algılama biçimimizi değiştiren kuşatıcı bir kavram olmaya başladı. Tarih, sosyal psikoloji ve sosyoloji disiplinlerinde farklı teorik ve ampirik tartışmalara nesne olan bu kavram, özellikle ülkemizde, iletişim alanında henüz dokunulmamış ve üzerine düşünülmemiş bir konu olma özelliğini sürdürmektedir. Geçmişiyle ilişkisi sorunlu ve geçmiş bilgisinin şekillendirilmesinin neredeyse resmi bir proje halini aldığı ülkemizde, farklı sosyo-politik grupların geçmiş deneyim ve algılarının yapısökümü, travma ve yas çalışmalarına önem verilmesi ve geçmişle ilişkinin “çatışmasız yeniden tesisi”, toplumsal kohezyon ve sosyal barışın inşası için önemli gözükmektedir.
Hafızanın dolayımsal bir etkinlik olduğu gerçeği, kitle iletişim araçlarının toplumsal hafızanın inşasındaki önemini kavramayı sağlamaktadır. Etrafımızı kitle iletişimi dolayımı ile algıladığımız ve kanaatlerimizi bu aracılık üzerinden biçimlendirdiğimiz düşünüldüğünde güncelin bilgisi gibi geçmiş bilgisini de bu tarz bir “dolayımsallık” üzerinden tesis ettiğimiz söylenebilir. Bu bağlamda toplumsalı inşa sürecinde, kitle iletişim araçlarının bugüne taşıdığı geçmiş dirilmekte, tanıkları ya da kurbanları ile yüzleşilmekte; bastırılan ve çoğu zaman sansür edilen geçmiş ise ötelenmekte, unutturulmaktadır. Karşı-hafıza, resmi tarih anlatısının gücünü sürdürdüğü ülkemizde, çoğu zaman yaşam alanı bulamamakta, alternatif bilgi kanalları ise kitleselleşememektedir. Dolayısıyla geçmiş, ana anlatının (master narrative) verili bir parçası olmayı sürdürmektedir…”
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Gökçen Başaran İnce’nin Kültür ve İletişim Dergisi’nde (2010/13) yayınlanan makalesinin tam metnine ulaşmak için lütfen aşağıdaki başlığın üzerine tıklayınız: