( TGRT Televizyonu BAŞBAŞA Programı Röportajı 04.05.2012 )

İyi akşamlar sevgili seyirciler, bu akşamki konuğumuz TASAM Başkanı Süleyman Şensoy… Efendim Hoş geldiniz…

Hoş bulduk…

Artık TASAM uluslararası bir marka haline geldiği için açılımını yapmak gereği duymadım. Artık dünyaca ünlü bir stratejik araştırma kuruluşu… Dünyanın birçok yerinde, üniversiteleri, oranın dışişleri bakanlığıyla ve devletleriyle birlikte düzenlediğiniz forumlar ve toplantılar ve beyin fırtınaları sonucu dünya basınında da çokça yer almaya başladı. Dünyanın birçok yerinde beyin fırtınaları yapıyorsunuz. Bir odaya kapanıyorsunuz bazen, bu odaya kapandıktan sonra katılımcılar görüşlerini anlatıyor. Medyada bunları takip ediyoruz. “Konunun uzmanlarıyla odaya kapandıktan sonra, yani akil adamlar yuvarlak masa toplantılarında bugünkü yaşadığımız olayları nasıl değerlendiriyorlar?” diye soracağım. Örneğin; Arap Baharı, işte Fas ve Tunus’la başlayan bu süreç, gelmesi gereken nokta burası mıydı? Yoksa şu anda Suriye tıkandı. Ne oluyor, neler söylüyorlar, siz nasıl düşünüyorsunuz?

Tabi herkes doğal olarak bulunduğu yerden olaylara bakıyor. Yani bir Amerikalı ile konuştuğunuz zaman Amerika’yı daha önceliyor, bir Avrupalı ile konuştuğunuz zaman Avrupa’yı önceliyor, bu doğal. Önemli olan bizim buradan bir perspektif çıkarıp Türkiye merkezli olarak olaya nasıl bakmamız gerekiyor, onu bulmaya çalışıyoruz doğal olarak. Batılılar açısından bu sürecin üç şeyi ifade ettiği söylenebilir. Arap Baharı olarak isimlendirilen olguyu – şimdi bunu Arap Uyanışı olarak değiştiriyor Amerikalılar…

Batılı paradigmanın üç beklentisi var bu süreçte: Bir tanesi ekonomileri çok sıkıştı, işte Amerika’da çok ciddi sorun var, Avrupa’da çok ciddi sıkıntı var, işte sürekli göstergeler takip ediliyor. Şimdi son yüzyıldaki Batılı paradigmada ekonomik gelişme hep savaşla olmuş. Ama dünyanın geldiği nokta teknolojinin, iletişimin, demokrasinin, insan haklarının birçok parametrede geldiği noktada ve ekonomilerinin birbirine bağlı olduğu bir noktada, savaş tabi son seçenek. Dolayısıyla bu Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya… Yani Güney Asya’yı uzun süredir biz söylüyoruz ama henüz hiç gündeme gelmedi, yani Güney Asya ile herhangi bir olay pek görülmediği için gelmedi ama Güney Asya’yı da bu sürecin içerisinde değerlendiriyoruz.